25.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
YONCA CEVHER YENEL: Dizideki karakteriniz ve gerçek hayatınız arasında çelişki yaşadığınız oluyor mu? Oluyor tabii ki. Zaten olmazsa problem var demektir. Çünkü ben Füsun'la çatışmazsam ya da nefret etmezsem, onunla bire bir ilişkiye giremezsem bence doğru sonuçlar çıkmaz. Yani oyuncu oynadığı rolle sürekli çatışma halinde olmalı. Hitler bile eminim çiçek koklamıştır, hayvan sevmiştir ama bütün bunlar onun insan öldürmesine engel olmadı. Benzer yönlerim mutlaka var ki benden bir Füsun çıktı. Bir köşemde bir Füsun var. Bence oyuncu olabilmek böyle bir şey. Bunların hep sahipsiniz ve yeri geldiğinde bunları doğru meydana çıkarabilip, seyirciye sunduğunuz, ne ölçüde değerlendirerek seyirciye sunmanız önemli. Füsun ile benzer yanlarınız var mı? Çok komik. Geçen gün eşimle yemek yiyoruz. Bir teyze geldi, 'Senden nefret ediyorum ama o kadar çok seviyorum ki seni' dedi. Sonra ben eşime 'Ali bu tuhaf bir şey değil mi?' Neden nefret ettiklerini biliyorlar. Nefret ettikleri için oyuncunun o duyguları seyirciye iyi geçirebildiğinin farkında. Bir teyze de elini kaldırdı 'Hımm, ne kadar kötüsün sen' dedi ama gözlerinin içi gülüyor. Çok hoş tepkiler bunlar. Füsun tamamen kötü değil. Ben en başından beri bunun üzerine yoğunlaştım. Herkesin içinde bir Füsun var ama dışarı çıkıyor, ama çıkmıyor. Rolünüze gelen tepkiler nasıl? "Eşim beni aldatmaz" İlk başta aldatmaz. Bunu konuşuruz. Ama herkes için geçerli bu. İlişkiden bir insan sıkılabilir. Eşim de bir gün bir başkasına âşık olabilir. Sanmıyorum ama olabilir. Bunu da bana söyler. Biz de bunu konuşuruz ayrılırız ya da toparlanacak bir şeyse toparlarız. Ali Kemal'in Füsun'a yaptığı gibi bir şeyi çok net söyleyebilirim, eşim bana yapmaz. Dizideki gibi gerçek hayatta eşiniz sizi aldatırsa tepkiniz ne olur? Ben de geçen gün bunu düşündüm. Sonuçta "Binbir Gece" bitecek. Ömrümün sonuna kadar ben Füsun olarak kalmayacağım. Bence bu dizi kadrosundaki oyuncuların hepsinin çıtasını yükseltti. Yönetmen, diğer oyuncular, yapımcı, rol, senaryo, o kadar çok kalem var ki düşünülmesi gereken. Proje teklifi geldiği zaman nelere göre değerlendiriyorsunuz? Babamla oynamayı tabii isterim. İkimiz de bu piyasanın oyuncularıyız. Artık babam benim kendimi ispatladığımdan çok emin. Kendi ayaklarım üzerinde duramadan ortak projede olsaydık 'Mahmut Cevher kızıyla birlikte aynı projede' diyeceklerdi. Şimdi böyle bir tehlikenin olmadığını düşünüyorum. Babanızla hayalini kurduğunuz bir proje var mı? Bunu gerçekten bilemiyorum. Bilinçaltı, belki de genlerden gelen bir şey. Daha yeni yeni fark ediyorum ki aslında ben başka bir iş yapamazmışım. Senelerce bir oyuncu ile aynı evde yaşadım. Bu hayata başka bir pencereden bakmamı beraberinde getiriyor. O yüzden oyunculuk bana çok normalmiş gibi geldi. Çocukken ben büyüyünce oyuncu olacağım diye düşünmüyordum. Sonra babam bak başının çaresine dedi. Sizin meslek seçiminizde babanızın oyuncu olması etkili oldu mu? Ben konservatuvara 18 yaşında girdim. 20 yaşında rahmetli Osman Seden'in bir dizisi ile bu işe başladım. Bu dizide bölümler ilerledikçe aslında başıma ne kadar güzel bir şeyin geldiğini fark ettim. Füsun karakteri gerçekten iç gıdıklayıcı bir karakter. Yani bu dizide olmasaydım, seyirci olarak izleseydim Füsun karakterini oynayanı çok kıskanabilirdim. Bazen setten eve gelince o gün müthiş bir sahne çekilmiş ve ben heyecanla eşime anlatıyorum. Aslında bu işi ne kadar severek yaptığımı fark ediyorum. Dediğim gibi bu dizi çıtamı çok yükseltti. Bu dizi ile çok şey öğrendim. "Binbir Gece"nin hayatınızdaki yeri nedir? MAHMUT CEVHER: Bundan bir kaç yıl önce 8 tane filmi yan yana getirip, Antalya Film Festivali'ne götüremiyorduk. Şu anda 30 tane film yapılıyor. Evinde oturan sinema seyircisini sinemaya götürecek filmler yapıldı. Ama bir huyumuz var. Bir şey iyiye gittikçe biz kötü kötü yapmaya başlarız. O kötü kötüler de yapılmaya başladı. İnşallah yine tam kötü olmaz. Türk Sineması'nın şimdiki halini nasıl değerlendiriyorsunuz? (Gülerek) Binbir Gece'yi söylemeye gerek yok. Benim takip ettiğim dizileri yayından kaldırdılar. 'Benden Baba Olmaz' mesela. Hoşuma giden bir diziydi. İddiaları olmayan, çok güzel bir karı koca, çoluk çocuk, hoş bir filmdi. Tabii bu bir yarış. Herkes iyi olmalı. "Binbir Gece", "Yaprak Dökümü" gibi dizilere baktığınız zaman oyuncuların hepsi tıkır tıkır saat gibi işliyor. İzlediğiniz dizi var mı? Türkiye'de bir kısım izleyici var ve her şey onlar için yapılmaya çalışılıyor. Bu reytingi belirleyen aileler. 3 bin 200 tane reyting aletiyle bu nasıl yapılıyor, onu da bilmiyorum. Bir sürü dizi yayından kaldırılıyor. Çok emek veriliyor. Geçen gazetelerde RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın bir haberini okudum. Buna bir çözüm getirilecekmiş bakalım nasıl olacak? Bir de diziler 95 - 100 dakika. Bunlarla nasıl başa çıkılacak, onu da bilmiyorum. TRT'de bir resmiyet vardır. 59 dakikayı geçen her şey televizyon filmi sıfatı kazanır. Ona göre ücreti değişir. Bizde her şey ihlal ediliyor. Dizilerin birkaç bölümünden sonra yayından kaldırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayır, tam tersi. Ben hiç istemedim. Şartlarından dolayı yapmasını istemedim. İstemedim derken hayır, yapmayacaksın diye bir şey söylemedim. Kazan dedim konservatuvarı. İstanbul Devlet Konservatuvarı'ndan Salih Deveci araya girdi. Bir form alıp getirdi. Sonra Erhan Gökyüzü ve eşi Funda Gökyüzü, Yonca'yı sınava çalıştırdılar. Sonra kazandı. Kızınızın oyunculuğu seçmesinde etkili oldunuz mu? 1996 yılında "Çiçek Taksi"de geldik ama hiç yan yana olmadık. Sadece bir düğün sahnesinde bir plan beraber oynamıştık. Kızınızla birlikte aynı projede yer aldınız mı? Ben çok güzel buluyorum ama benim söylememe gerek yok bütün Türkiye söylüyor artık. Bütün sanat camiasının söyledikleriyle, Yonca'nın sayesinde ben çok gururlanıyorum. . Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken Yonca'da bu ışığı ilk konservatuvara girerken görüyordum dediğimde kendisi de 'Biz de görüyorduk tabii' dedi. 30 yıl benimle yaşadı. Çok iyi gözlem yapmış. Benim yaşadığım hayattaki giriş çıkışları gözlemlemiş. Gerçekten çok para kazanma derdi yok. Biz aile olarak da çok paralarla da, az paralarla da nasıl yaşanır çok iyi biliyoruz. Eşi Ali Yenel de damadım değil, o benim oğlum gibi. Ben kızımı kız çocuğu gibi severim, erkek çocuğu gibi güvenirim. Kızıma da oyunculuğu konusunda hiç bir torpilim olmadı. Kızınızın oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz? Bizim zamanımızda kötü rol oynadığınız zaman sokağa çıkamazdınız. Hayatınız tehlikeye girerdi. Ben çok biliyorum havaalanlarında, dışarıda polisler tarafından kurtarılmış arkadaşımızı. "Tecavüzcü Coşkun" rolüyle bilinen Coşkun Göğen'i öldürüyorlardı. Ama dediğim gibi seyirci artık sinemayı biliyor. Seyirci şimdi çok kızıyorum, çok kötü diyor ama seviyor oyuncuyu. Artık seyirci oyuncunun hakkını veriyor. Kızınızın "Binbir Gece"de kötü kadın rolü oynamasına ne diyorsunuz?