‘Kendimi şanslı hissediyorum’

Ülkemizde geniş bir hayran kitlesine sahip Kanadalı şarkıcı ve oyuncu Garou, kariyerinin 20’nci yılını kutladığı turnesi ‘Garou-20 Years’ kapsamında ilk kez İstanbul’a gelecek. 2 Kasım’da Piu Entertainment organizasyonuyla Volkswagen Arena’da sahne alacak şarkıcı, sevilen parçalarını Türk hayranları için seslendirecek.

- Aileniz çok genç yaşta yeteneğinizi keşfetmiş. Müzikle ilgili hatırladığınız ilk anınız nedir?

Babamın gençken, annemin erkek kardeşleriyle bir müzik grubu vardı. Annem ve babam da böylelikle tanışmışlar ve aslında ben de bu şekilde dünyaya gelmişim. Dört yaşımdayken annem piyano çaldığımı duymuş. Nasıl çalındığını öğrendiğimi hatırlamıyorum. Bir gitarım vardı ve babam kolay akorları öğretmişti. Ben de aile günlerinde çalardım. Bunlar müziğe ilk adımlarımdı. Tek başıma sahne performansımsa, 11 yaşımda babamın gitarını alıp, tüm okulun önünde çaldığım an olmuştu. Çok heyecanlanmış ve taş kesilmiştim.

- 20 yılı geride bıraktığımız bugünlerde kariyerinizde o zamandan bu yana neler değişti?

Sanata bakışım, hâlâ aynı temellere dayanıyor. Etrafımdaki insanlar değişiyor ama ben işleri en basit düzeyde tutmak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kötü enerjilerden korunuyorum ve kendimi şanslı hissediyorum. Müzik, doğa, arkadaşlarım ve ailem, hayatımın köşe taşlarını oluşturuyor.

- 20 yıl önceki Garou’ya ne gibi tavsiyeleriniz olurdu?

Aynı kal! Dikkatli ol, eğlen ve paylaş. Aslında 20 yıl önce de bu mesajı kendime vermiştim...

‘Beni şaşırttılar’

- Kariyerinizin dönüm noktası nedir?

Aslında hayatım boyunca çeşitli dönüm noktalarım oldu. Ancak izleyici tarafından baktığınızda, tabii ki ‘Notre Dame’ın Kamburu’ müzikali!

- ‘Notre Dame’ın Kamburu’nda Quasimodo’yı canlandırdınız. Seçmelerde neler hissettiniz?

Quasimodo için seçmelere girdiğimi bile bilmiyordum. Beni şaşırttılar ve bence onlar da şaşırdı. Müzikalimizin yazarı Luc Plamondon, benim o role uygun olduğumu biliyordu. Seçmeler dört saatte tamamlandı!

‘Bomba etkisi yarattı’

- Rol modelleriniz kimlerdir?

Duygu bakımından Ray Charles, detaylar açısından Sting ve şarkılar anlamında da The Beatles.

- 2011 yılında Cirque de Soleil’le ‘Zankana’ gösterisinde ‘Zark’ rolünü oynadınız. Nasıl bir tecrübeydi? Yeni şovlarınız olacak mı?

Cirque du Soleil ile çalışmak gerçekten çok etkileyiciydi. Bir başka taraftan baktığınızda da kurucumuz Guy, yakın arkadaşımdır. Bu nedenle tüm şovlarını bilirim. Ama Broadway’deki yaratım sürecinde yer almak, bende bomba etkisi yarattı.

- Yeni albüm hazırlıklarınız var mı?

Şimdilik yok. Yeni bir albüm yapmanın benim için doğru seçim olup olmayacağından şüpheleniyorum. Müziği farklı yollardan dinleyicime sunmak istiyorum.

‘İstanbul’u keşfetmek için sabırsızlanıyorum’

- Türkiye’de inanılmaz bir hayran kitleniz var. İlk kez geleceğiniz İstanbul hakkındaki düşünceleriniz neler?

Yeni bir ülkede verilecek ilk konser, bir turnenin en güzel kısmı. Tıpkı bir hediye gibi, uzun yıllardır Türkiye’yi ziyaret etmek istiyordum. Hayranlarımla buluşmak ve İstanbul’un güzelliklerini keşfetmek için sabırsızlanıyorum.

- İstanbul’daki hayranlarınızı konserinizde neler bekliyor?

Çok heyecanlı olacağı kesin. Bana karşı bakış açılarını merak ediyorum. Eğer yüzde 100 bir şovmen beklemiyorsanız, gerçekten şaşıracaksınız.

Çeviri: Eda Ünsün