Fatih Türkmenoğlu

Fatih Türkmenoğlu

fturkmenoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sabahın en erken saatinde rehberimle buluştum ve şehitlikleri ziyaret etmeye başladık. Görmüşlüğüm var tabii, okudum ve defalarca televizyonlarda seyrettim de. Ama bu sefer başka türlü. Bu sefer, yaşlanıyor muyum ne, gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp duruyor...
Çanakkale, dünya tarihine iki önemli savaşla damgasını vurmuş. Önce Truva, ardından da Birinci Dünya Savaşı’nın Çanakkale Cephesi ile dünyanın kaderini değiştirmiş. İlk savaşın hikâyesini, İzmirli kör ozan Homeros aktarmış. Truvalı karakterler, Homeros’un İlyada’sı ile kuşaktan kuşağa dolaşmış.
İkinci destan ise sanki bizim içimize kazınmış...
 Akbaş Şehitliği’nde, daha ilk durakta, kanım çekildi; göğsümün içine bir düğüm oturdu. 17-25 yaşları arasındaki gençlerin arasında dolaştım. Onlardan belki birkaç yaş büyük komutanların mezarlarını gördüm. Bu muhteşem şehirde, doğal güzelliklerin eşliğinde büyük bir acı ve zaferle karşı karşıya kaldım.
Seyit Onbaşı’yı ve tabyaları bir bir gezdim. Seyit Onbaşı o 275 kiloluk mermiyi nasıl da kaldırmış? Savaştan sonra, “bir daha kaldır, bir resmini çekelim” demişler de, bu kez olmamış. İçi boş bir kovanla poz vermiş de heykeli öyle yapılabilmiş.  

  “Öldüğünü uykusunda söylediler”

İnanılmaz hikâyeleri okudum ve dinledim.  Birlikte gezdiğimiz rehberim Leyla Karataş, durmadan bilgi bombardımanına tuttu beni.
Atatürk’ün Anzak kuvvetlerinden şehit olanların anısına yazdırdığı birkaç cümlelik paragrafı okudum. Defalarca okuduğum sözler, bugün bıçak gibi saplandı yüreğime...  “Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar” diye başlıyor Atatürk, “Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde, rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta can verdikten sonra, bizim evlatlarımız olmuşlardır...”
Tonlarca ağırlığı taşıyormuş gibi, vapura zor atlayıp Çanakkale’ye geçtim gene. Sergi vardı, “hadi gezeyim” diye daldım. Dağıtmak istiyorum, bağırmak istiyorum, koşmak istiyorum... Ne yapmam lazım geldiğini de çok kestiremiyorum; öylesine sergiyi turluyorum.
Sergide gözüme bir Bektaşi Dedesi’nin şehit olan oğlunun resmi, yanında da Dede’nin oğluna yazdığı  şiir ilişti: “Yiğidim; anan inanmadı öldüğüne, günlerce kapıda bekledi gelmeni; sonra rüyasında söylediler, inandı...”
Kendimi dışarı zor attım. Sahilde içim boşalana kadar ağladım.

Haberin Devamı

Ne yapılır? 
Çanakkale Saat Kulesi, şehirdeki buluşma noktası. 1896 yılında, Sancak Beyi Cemil Paşa’nın gayretiyle yaptırılmış. Saatin sponsorluğunu, Levanten bir işadamı üstlenmiş.
Sahildeki müzede Nusrat Gemisi’nin replikası var. Ayrıca Truva’daki atın film için yapılanı da şehirde sergileniyor. 
Çanakkale Müzesi’ni çok beğendim. Özellikle Hadrian heykeli, muhteşem. 
Şehir iki kıtada yer alıyor; İstanbul gibi. Gelibolu gezinize Kilitbahir Kalesi’nden başlamanız çok uygun olur. 1462’de Fatih Sultan Mehmet tarafından boğazın en dar yerine yaptırılmış olan kale yonca şeklinde. “Kilit-ül bahr”, “denizin kilidi” anlamına geliyor.
Gelibolu’daki Piri Reis Müzesi’ni gezebilirsiniz.
Şehitlikler, Anzak Koyu ve tabyalar sizi bekliyor. 
Gelibolu Milli Parkı’nda bir öğleden sonrayı geçirebilirsiniz. 33 bin hektarlık park, savaşın izleri ile dopdolu.
Şehitler Abidesi muhteşem. Savaşta ölen 253 bin asker anısına, 253 bin taş kullanılarak yapılmış. Ege ve Marmara’nın kesiştiği yerde, bütün haşmetiyle bu iki denizi selamlıyor. 
Bigalı Köyü olağanüstü şirin bir köy. Atatürk’ün 15 gün kalarak taaruzu planladığı ev de, bugün müze olarak kullanılıyor. Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk’ün iki yıl önce başlattığı “Tarihe Saygı” projesi kapsamında, bütün köy yenilenmiş. Nurten Öztürk’ü hiç tanımadım; ama şu anda adını büyük bir saygı ve sevgiyle anıyorum.  
Troya’yı ziyaret edin. 10 yıl süren savaş ve hepsini tanıdığınız karakterler gözünüzde canlanacak. 
Çanakkale’deki yoğun genç nüfusun da katkısıyla, son derece canlı bir gece hayatı var. “Han Bar”da çok eğlendim; bilginize.

Haberin Devamı

Nasıl gidilir?İstanbul’a 320, Ankara’ya 650, İzmir’e 325 km uzaklıkta. İstanbul- Çanakkale arasında haftanın altı günü karşılıklı uçak seferleri var.

Haberin Devamı

Ne yenir?
Balık ve deniz ürünleri. Düğün çorbası, sardalya, şaraşura ve peynir tatlısı, Çanakkale’nin yerel tatları. Yalova Restaurant’ı denedim bu gidişimde. Balıklar da mezeler de çok lezzetliydi. Şehrin merkezinde, manzara ve servis mükemmel, fiyatlar “çok pahalı” sayılmaz.
Tel: (0286) 217 10 45

Nerede kalınır?
Kolin Otel: Çanakkale’nin tek beş yıldızlı oteli. Tel: (0286) 218 08 08.
İda Kale Resort: Güzelyalı’da; plajı çok güzel.
Tel: (0286) 232 83 32
Çanak Otel: Şehir merkezinde, terası çok güzel.
Tel: (0286) 214 15 84