Pazartesi günü Saffet Emre Tonguç'un Galataport'taki davetindeydik. Lansmanda bir grup kalabalık sohbet ederken konu bir ara Ajda Pekkan'ın yeni albümünden çıkış şarkısı "Bi' Tık"ın klibine geldi. Ajda Hanım "Bu artık sonuncu albümüm" açıklamasını yapmıştı. Albüm haftalar öncesinden çıkmasına rağmen klip bir türlü yayına girememişti.
Sektörden aldığım duyumlara göre klip pek çok kez ertelenmiş. Bazen kostüm, bazen de senaryo gereği bir türlü Ajda Hanım'ın içine tam olarak sinmemiş. Hatta ilk başta retro tarzda çekilmesi planlanan klibi Ajda Hanım bir gece öncesinden iptal etmiş ve "Daha fütüristik bir şeyler çekmeliyiz" demiş.
Sonrasında Nihat Odabaşı ile bu yılın en iyi klibine imza atmışlar. Klipte bambaşka Ajda'lar var. Tabii bu eşsiz şarkıda emeği geçen iki isim daha var. Birisi söz yazarı ve bestecisi Şehrazat Hanım, diğeri de düzenlemesine imza atan Ozan Çolakoğlu.
Youtube'da klibin altında Musa Osman Karatosun isimli dinleyicinin yorumu dikkatimi çekti. Diyor ki; "Klip aslında çok derin bir şeyi anlatıyor. Gerçek aşk biraz böyle değil mi? Ulaşamadığınız bir şey. Ajda klipte o adama zamanın hiçbir noktasında ulaşamıyor. Geçmişte bir viking iken, günümüzde metroda, gelecekte uzayda ve hatta zamanın sonunda cennette (karlı ortam) veya cehennemde (alevli ortam) bile bir araya gelemiyorlar..."
Klibin çıktığı akşam "Ajda ne kadar güzel, nasıl hala hiç yaşlanmıyor, bu klibi hangi teknolojiyle çektiler..." diye düşünsem de, yukarıdaki yorumu okuduktan sonra hem şarkı hem de klip içimde bambaşka bir yer etti.
Diyeceğim o ki, Ajda Hanım bıkmadan usanmadan hala efsane işler ortaya koyuyorken ona sadece varlığı için teşekkür edelim.
İŞ İNSANLARI, MEDYATİK İSİMLER VE SOSYETE BU DAVETTEYDİ
Ünlü bir mutfak markası, Saffet Emre Tonguç ile işbirliği yapmış ve 'Kanatlarımda İstanbul' kitabından aldığı ilhamla kahve fincanları tasarlamış. Koleksiyonda gümüş takım favorim oldu. Ertesi gün evlerine yemeğe davetli olduğumuz Mehmet & Mert Davran kardeşler için şahane bir ev hediyesiydi.
Lansman bahanesiyle nihayet biz de Galataport'u görmüş olduk. Muazzam bir günbatımı saatiydi. Boğaz'ın tadını çıkarmak için İstanbul'a kazandırılmış iyi bir alan.
Davette; Revna Demirören, Leyla Alaton, Feryal Gülman, Demet Sabancı, Pınar Özdemir Hotiç, Ebru Kohen, Zeynep Özyılmazel, Merih Turan, Ata Atakan, Açelya Akkoyun, Ceylan Ergene Demir, Şükran Güzeliş, Zeynep Torun gibi iş ve medya dünyasının çok önemli isimleri vardı.
DMC Müzik Genel Müdürü Samsun Demir'in eşi Ceylan Hanım'la da o gün tanıştık. Kendisi davete uğrayıp oradan başka bir iş yemeğine kaçacakmış aslında. Enerjimiz o kadar tuttu ki yaklaşık dört saat boyunca sohbet ettik. Son yıllarda tanıdığım enerjisi ve kişisel kalitesi en yüksek hanımefendiydi.
AVRUPA'DA NOEL MERKETLERE GİREMEDİK
Geçenlerde 10 günlük Avrupa seyahatine çıktık. Amerika'da ekonomist ve Temple Üniversitesi'nde öğretim üyesi Prof. Bora Özkan ve iş insanı Mert Tutak bana eşlik eden iki arkadaşımdı. Paris'ten başlayarak Strazburg ve Zürih'te tamamlanacak şekilde bir rota izledik.
Amacımız yıllar sonra bir araya geldiğimiz için keyifli bir tatil yapmaktı ama Zürih'e gittiğimiz gün henüz açılan noel marketlere giremedik. Sebebi şehirde bir eczaneye gidip aşı kartlarımızı ibraz etmek, sonrasında İsviçre sağlık kuruluşlarının bunu onaylaması ve bize geçerli bir qr kodu tanımlamasının en az bir haftayı bulacak olmasıydı.
Bu olay yeni gelen kısıtlamalar dahilinde bir kuralmış. Maskenin çıkarılabileceği açıkhava alanlarda hangi ülkeden gelirseniz gelin İsviçre'nin geçerli saydığı formatta aşı kartı gerekiyormuş.
Başınıza böyle bir şey gelmesini istemiyorsanız. Avrupa'ya seyahat edecek olanlara mutlaka birkaç gün önceden başlayarak ülkelerin güncel kısıtlama kurallarını günlük takip etmelerini öneririm.