Az önce Esin Övet'in bugünkü köşesini okudum. Sevgililer Günü'ne dair iyi tespitler yazmış. Diyor ki; 'Gerçekten tartışabiliyor, birlikte gülebiliyor ve ilişkinin ilk gün heyecanını hala hissediyorsanız her gün Sevgililer Günü...'
Konu aşktan, sevgiden açılınca söylemek istediğim bir şeyler oluyor mutlaka.
14 Şubat'a aşırı bir anlam yüklemeye gerek yok. Bugünün bir de yarını var. Gereksiz beklentiler 15 Şubat sabahı hayal kırıklığıyla uyandırmasın aman.
Tamamen yok saymaya gerek var mı? Aşka dair bir hatırlatma, enerjiyi bir gün için tümüyle sevgiliye vermenin kimseye zararı olmaz.
Hani pazar gününü temizliğe, çarşamba gününü pazar alışverişine ayırırsın ya... 14 Şubat da böyle bir yıllık rutin aslında.
Takvim 14 Şubat'ı gösterince beyin alarm veriyor ve 'Hadi kalk sevgilin için küçük bir sürpriz hazırla' diyor. Bunu dert edinen varsa diyebilirim ki; 'Keşke tüm dertlerimiz böyle olsa'.
Hediye konusuna gelince...
İmkanlar el verdiğince pahada değerli bir alışveriş yapmak da mutlu edebilir, el yazısıyla yazılmış birkaç satır da. Burası iki sevgilinin arasındaki beklentiye kalmış.
14 Şubat Sevgililer Günü merasimi 'kutlanmalı ya da kutlanmamalı' tartışıla dursun, ben bugünün enerjisini seviyorum. Birbirini seven ve bunu gösterme çabasında olan kimseden rahatsız olmuyorum.
O zaman seven herkesin günü kutlu olsun ve kazanan aşk olsun.
TARKAN'DAN YENİ BİR TEKERLEME GELİYOR 'GEÇÇEK GEÇÇEK GEÇÇEK'
Yeni Tarkan şarkısı cuma günü çıkıyor. Dün kapak fotoğrafı ve teklinin ismi paylaşıldı. Kapak fotoğrafı Tarkan'ın bugüne kadarki en zayıf görseli. Klipte çekilmiş bir görüntüye benziyor. Sonra şarkının adına bakıyorum; 'Geççek'. Yorumlara bakınca 'Geççek değil geçecek' yazıldığını göreceksiniz bolca.
Sosyal medyanın hayatımıza girmesinden sonra yazım ve imla kuralları hiçe sayılıyor. Hala bu kurallara sıkı sıkı tutunan bir grup çoğunluk var ama gençler çok da takmıyor yani. Elbette Tarkan ve ekibi de biliyor 'geççek' değil 'geçecek' olduğunu, bu net bir strateji. Şu an beni yazmaya ittiği gibi, sizi de konuşturmaya itiyor. Hem de daha şarkı çıkmadan.
Diğer yandan bugünün gençliğini de bir yerden yakalamak gerekiyor. İşte bu yüzden şarkının adı 'geçecek' değil 'geççek'.
Şarkıya dair şunu söyleyebilirim.
'Kuzu kuzu kuzu' da, 'Dudu dudu dudu' da, 'Cuppa cuppa cuppa' da birer Tarkan şarkısı. Bu şarkıda da bol bol 'Geççek geççek geççek' duyacaksınız. Tarkan geleneklerine sahip çıkmaya devam ediyor.
2010 sonrası Tarkan şarkıları öncekilerle kıyaslanıp yadırganmıştır. Sonrasında eskilerden de çok dinlenip klasikleşmiştir. Buna en güzel örneklerden birisi 'Yolla'. Şimdilerde 400 milyon barajını aşıyor ve hala çok çalıyor.
'Geççek' de böyle olabilir. Şarkının cuma günü Twitter'da gündem olacağı kesin. Dinleyenleri ikiye bölecek; bir taraf yerlere göklere sığdıramayacak, diğer taraf 'Sen Tarkan'sın ve bu şarkıyı mı çıkardın?' minvalinde yorumlar yapacak.
Bir 'Dudu' olmayacak ama 'Geççek' Tarkan severlere iyi gelecek.
GEÇEN HAFTA NEREDE YEDİM İÇTİM?
Sarı Restoran Florya: Şef Nazlı Eymen'in yeni menüsünü tadın. Ben hafta sonu gidip yeminli olduğum diyetimi bozdum. Elma ve salatalıkları saç gibi rendelediği ve bol sarımsaklı süzme yoğurtla harmanladığı cacığa bayıldım. Bir de patlıcan közlemesinin kaymak ve süzme yoğurtla sunduğu ve kabuklarını kıtırlaştırılıp üzerine serpiştirdiği kaymaklı patlıcana...
Melanj Ortaköy: Buranın cep yakmayan fiyatları, iyi bir yemek menüsü ve personel ekibi var. Üç saat Mert Davran canlı performansı da cabası. Mert'in sahnesini seviyorum. Playback çalan yeni nesil meyhaneler yerine aynı fiyatlara tercih edilesi, şık bir mekan. Sık sık tercih etmemin nedeni Mehmet Davran'ın iyi işletmecilik performansı.
Korto Kuruçeşme: Kuruçeşme'de yol üstünde geçerken aslında dikkatimi çekmeyen, içine girince beni çok şaşırtan eğlence mekanı. Bir kere yüksek tavanlı ve büyük. Kitle genç, canlı müzik iyi. Biz Baran Bayraktar sahnesini izledik. Repertuvar tam istediğim gibi, 2000'ler sonrası ve güncel.
Baylan Bebek: Manzarasının ve tatlı menüsünün hatırı olan Baylan'a bir pazar kahvaltısına gitmek yanlış seçimmiş. İki kişi standardın üzerinde ödediğimiz kahvaltıdaki içerik zayıf, özensiz ve servisi sıkıcıydı.
Backyard Bebeköy: Orta-yüksek fiyat performansında, fayda olarak beklentiyi karşılayan şık bir kafe-restoran. İki kişilik kahvaltı fiyatı ortalamanın üzerinde olsa da mekandan mutlu ayrıldık.
Hide Arnavutköy: Kapısında genç ve influencer ağırlıklı kuyruğu görünce ön yargı oluşturdu. Cumartesi kahvaltı için gittik. Türk kahvaltısı değil de Amerika'da bir kafede karşılaşacağınız kahvaltı var; scrambled eggs(çırpılmış yumurta) ya da pancake gibi. Alternatif geldiği için gençler sevmiş olabilir. Çok benlik değil.