Soğuk kış aylarının kapımızda olduğu bu günlerde, solunum yolu enfeksiyonlarının başlamasıyla zatürre, tekrar hatırlanması gereken önemli bir konu haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü’nün son çalışmalarına göre, ölüm sıralamasında üçüncü olarak görülüyor.
Zatürre (tıbbi adıyla pnömoni) başta virüs, bakteri gibi etkenlerin yol açtığı,
akciğer dokusunun tek veya iki taraflı enfeksiyonudur. Enfeksiyon, genellikle basit bir soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlar ve ilerler.
Zatürre, özellikle 1940-1950’li yıllarda tüberküloz mikrobuna, bir başka deyişle, vereme bağlı ve ölümle sonuçlanabilen çok ağır tablolardı. Bu nedenle büyüklerimiz zatürre lafından çok korkarlar.
Ardından günümüzde de sıklıkla karşılaşılan, pnömokok adı verilen mikropla olan klasik zatürreler arttı. Fakat o dönemde antibiyotiklerde ancak devreye girmeye başladığı için sık ölümler olabiliyordu.
Günümüzdeyse en sık sebep kapalı devre havalandırmaların hayatımıza girmesiyle (uçak ve toplu taşımacılık, büyük alışveriş merkezleri gibi) karşımıza çıkan çok hafif geçebileceği gibi ölüme dahi götürebilen ‘atipik pnömoni’lerdir.
Adından da anlaşılabileceği gibi sıra dışı seyredebiliyor ve bu nedenle geç teşhis edilebiliyor. Ayrıca grip sonrası gelişen zatürreler de sık görülmeye başlandı. Bunlarda sebep, grip yani influenza virüsü olabildiği gibi, zayıflamış zeminde yerleşmiş klasik zatürre de olabilir.
Kişide günlük yaşamı sırasında ortaya çıkan zatürreler, tedavi yaklaşımı açısından ikiye ayrılır:
Tipik Pnömoni: Üşüme ve titremeyle birden yükselen ateş, öksürük, iltihaplı balgam, göğüste yan ağrısı.
Akut başlangıçlıdır, yani ani başlar.
Atipik Pnömoni: Daha çok genç kişilerde ateş, halsizlik, baş ağrısı gibi başlangıç belirtilerle, kuru öksürük ve hırıltılı solunum gibi yakınmalarla karakterizedir.
Subakut gelişir, yani yavaş gelişir.
Genellikle kas ağrısı, başağrısı ve karın ağrısı gibi başlangıç belirtiler vardır. Ateş genellikle düşük olup, daha çok kuru öksürük mevcuttur.
Bu tip şikayeti olan hastalar, mutlaka doktora başvurmalıdır. Pnömoni, ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorunudur.
Erken teşhis edilmesi ve gecikmeden tedaviye başlanmasının ölümleri azalttığı bilinmektedir.
Hastanın yakınmaları pnömoni’yle uyumluysa, genellikle yapılan muayene ve akciğer röntgenindeki bulgularla teşhis konulabilir. Gerekirse kan ve balgam tahlilleri yapılabilir.
Bulaşıcı mıdır?
Pnömoni’ye zemin hazırlayan grip ve benzeri viral solunum yolu enfeksiyonları ise çok bulaşıcıdır. Hapşırık ve öksürükle yayılabildikleri gibi, ağız ve burun sekresyonlarıyla bulaşmış bardak, mendil, çatal-kaşık gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilir.
Özellikle bebeklerde, çocuklarda, yaşlılarda ve bilinen başka bir hastalığı olan kişilerde, pnömoni’ler daha ölümcül olabilmektedir.
Bir kişinin pnömoni’ye yakalanmasının, kolaylaştıran çeşitli risk faktörleri vardır. Bunlardan korunmak mümkünse, pnömoni’ler önlenebilir.
Oluşmasındaki risk faktörleri
İleri yaş.
Kronik hastalıklar: Akciğer (KOAH, bronşektazi, akciğer kanseri), kalp, böbrek ve karaciğer hastalıkları, diyabet (şeker), sinir sistemi rahatsızlıkları (kas hastalıkları, inmeler, bunama), yutma güçlüğü yapan durumlar (çene, kas, sinir rahatsızlıkları, tümörler, yemek borusu hastalıkları), bağışıklık sistemi hastalıkları (AIDS, kan ve lenf bezi kanserleri)...
Sigara kullanımı.
Alkol alımı.
Kusmalar.
Geçirilmiş uzun süreli ameliyatlar.
Grip salgınları...
Pnömoni’ye yol açabilen veya kolaylaştırıcı olan grip salgınları sırasında kalabalıkta temasın azaltılması, maske kullanılması ve özellikle yüksek riskli gruba grip bulaştırabilecek kişilerin aşılanması korunma için önemlidir.
Pnömokok aşısı önerilen kişiler
Bağışıklık sistemi normal olup kalp, akciğer, şeker hastalığı, alkolizm, siroz ve beyin-omurilik sıvı kaçağı gibi kronik rahatsızlığı olanlar,
Bağışıklık sistemi yetersiz olup, pnömokoksik hastalık riskinin artmış olduğu dalağı alınmış kişiler, bazı kan hastalıkları, kronik böbrek rahatsızlığı bulunanlar ve organ nakli yapılmış olanlar,
AIDS taşıyıcısı erişkinler,
65 yaş ve üzerindekiler.
Grip ve pnömokok aşıları yüksek ateşli bir hastalığın seyrinde yapılmaz.
Grip aşısı yumurta alerjisi olanlara uygulanma-malıdır. Aşı uygulanan yerde ağrı ve kızarıklık gelişebilir. Ateş, halsizlik, kırıklık gibi bazı yan etkiler olabilir, bunlar geçici ve hafiftir.
Özellikle belirtmek istediğim bir nokta var;
zatürre aşısı, sadece klasik zatürre diye bahsettiğim pnömokok zatürresine karşı korur. Atipik dediğimiz sık rastlanılanlara etkili değildir. Büyüklerin bildiği ve korktuğu verem zatürresi olduğu için (“Artık bundan sonra ciğerin zayıf, dikkat et!” gibi) söylemler, klasik zatürre ve atipik zatürrede geçerli değildir. İyileştikten sonra hiç olmamış gibi tamamen normal hale döneriz.
Tedavisi
Birçok vakada pnömoni evde tedavi edilebilir. Ağır olguların, yaşlı hastaların, oksijen tedavisi veya yoğun bakım desteği gerektiren hastaların, hastaneye yatması gerekir. Erken başlandığında ve ayakta tedavi edilebilen olgularda, sonuçlar yüz güldürücüdür. Ancak teşhis ve tedavisi gecikmiş, ağır pnömoni olgularında, ölüm oranı yüksektir.