Zona hastalığı ağrıya yol açan, ciltte kabartı, kaşıntı ve döküntülere neden olan bir cilt hastalığıdır. Tıp dilinde ‘herpes zoster’ adını almıştır. Halk arasında ise ‘gece yanığı’ olarak bilinir. Zonada belli bir bölgeyi etkileyen döküntüler, birlikte kemer ya da bant şeklinde bir görüntü oluşturan, ilk önce su toplayıp, ardından kabuk tutan kabarcıklar şeklindedir. Burada önemli olan zona değil; hastanın neden zona olduğudur.
Su çiçeğine yol açan ‘varisella zoster’, adlı aynı virüs zona hastalığına da sebep olur. Bu virüs, bir kez vücuda yerleştikten sonra, bağışıklık sisteminin zayıf düşmesini bekler ve fırsat bulduğunda harekete geçer.
Depresyon, stres, yaşlılık ve çeşitli hastalıklar, vücudun zayıf düşme nedenleri arasında sayılabilir. Zonaya yol açan virüs, sinir köklerine yerleştiğinden, zona ağrıları da şiddetli olabilir. Sırt, göğüs, karın, kalça, kol, bacak, boyun, baş ve yüz bölgeleri, etkilenen bölgelerdir. Zona şikayeti, bu bölgeler arasında en çok göğüs ve başta görülür.
Virüsün neden birden bire harekete geçtiği ve zonaya neden olduğu tam olarak açıklanmış değildir. Ancak bağışıklık sisteminin zayıfladığı bir dönemi seçtiği bilinmektedir.
Hemen her yaş grubunda hastalık görülebilir ancak
50 yaş üzerindeki kişilerde risk daha yüksektir. Bu durum yaşlılıkta vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla açıklanabilir. Bir yaşından önce su çiçeği geçirenler ve hastalık ya da kullanılan ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıf olanlar da zonaya daha yatkın kabul edilir.
Nedenleri:- Varisella zoster adı verilen ve su çiçeğine de neden olan virüs
- Su çiçeği geçirmiş olmak
- Bağışıklık sisteminin zayıflaması (yorgunluk, hastalıklar, ilaçlar vb. nedenlerden dolayı)
- 50 yaş üzerinde olmak
- Depresyon
Stres, travma
Öte yandan bağışıklık sistemi her zayıf düştüğünde, virüs harekete geçecek diye bir kural yoktur. Ayrıca her su çiçeği geçiren kişide de zona görülmez. Hastaların çoğunda, su çiçeği sonrasında hayat boyu zona şeklinde sadece tek bir atak görülür. Rahtsızlığın tekrar tekrar ortaya çıktığı hastalar da vardır.
Bulaşıcı mıdır?
Pek çok kişinin aklına gelen ilk sorulardan biri zonanın bulaşıcı olup olmadığıdır. Yaralarla temas eden kişiye, bu hastalık zona olarak değil, su çiçeği olarak bulaşabilir. Çocukluğunda su çiçeği geçirmemiş ya da su çiçeği aşısı olmamış bir
yetişkin ya da çocuk eğer zona yaralarına doğrudan temas ederse, virüs bulaşabilir. Ancak varisella zoster virüsü bu kişinin vücuduna ilk kez girmiştir. Dolayısıyla virüs bulaşan bu kişide, zona değil; su çiçeği görülür. Daha önce su çiçeği ya da zona geçirmiş olan kişilerse zona hastalığına karşı dirençlidir.
BELİRTİLERİ
Zona belli bir bölgede ağrı, karıncalanma, yanma ve kaşıntı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Öncesinde baş ağrısı, halsizlik, ateşsiz grip belirtileri, ışığa karşı hassasiyet görülebilir. Yanma ve ağrı şiddetli olabilir, ciltte henüz herhangi bir döküntü ya da kabartı yokken ortaya çıkabilir. Genellikle sırt ve göğüs bölgesinde görülen ağrılar, çoğu kez başka hastalıklardan şüphelenilmesine neden olur. Ciltteki içi su dolu kabartılarsa kabuklu yaraya dönüşür.
Zona virüsü sinirleri etkilediğinden, eğer hastalığa müdahale edilmezse, işitme ve görme kaybıyla, yüz felci, kasların oynatılamaması, enfeksiyon gibi daha ciddi belirtiler de ortaya çıkabilir. Nadir de olsa zona baş bölgesini, yüzü ve gözleri etkileyebilir. Özellikle gözü etkileyen zonada hemen tedaviye başlanmalıdır. Akciğer, beyin ya da sindirim sistemindeki iç organlar da zonadan etkilenebilir.
TEDAVİSİZona tedavisinde virüsle savaşacak bir ilaç kullanılması gerekir. Bu ilaç ağrıyı azaltır, hastalık süresini kısaltır ve hastalıkta ileri aşamadaki ciddi sorunların ortaya çıkmasını engeller. Yanma ve ağrı hissedilmesinin ardından üç gün içerisinde ilaca başlanması gerekir. Ciltte kabartılar ortaya çıkmadan tedavinin başlamış olması en iyisidir. Zona hastalığında erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Bunun nedeni, zonanın sinirleri etkileyen bir hastalık olmasıdır. Eğer tedavide gecikilirse, zona ağrılarının döküntü ve yaraların iyileşmesinden sonra bile, uzun süre devam etmesi riski doğar. Vücut zayıf düşmüş olduğundan, dinlenme zona tedavisinde önemli bir yer tutar. Ayrıca yaraların iyileşme sürecinde, düzenli pansuman yapılmalı ve yeni bir enfeksiyon oluşmamasına özen gösterilmelidir. Zonanın hafif geçmesi için bu tedbirler alınırken, bağışıklık sistemini zayıf düşüren neden de araştırılmalıdır. Örneğin, stresin ortadan kaldırılması ya da bir hastalık söz konusuysa, bu hastalığın da tedavisi düşünülmelidir.