Baş dönmesi, bir hareket yanılsamasıdır. Hasta, olmayan bir hareketi varmış gibi algılamakta ve kendisinin ya da çevresinin hareket ettiğini zannetmektedir. Dengesizlik hissi, kişinin çevresine göre dengesini sağlayamama durumudur. Çoğu zaman baş dönmesine bulantı da eşlik eder. Hareket ederken dengemizi sağlayabilmek için çok sayıda vücut sisteminin birlikte uyum içinde çalışması gerekir. Bu da göstermektedir ki, çok sayıda sistemi etkileyebilen çeşitli hastalıkların sonucunda baş dönmesi ve dengesizlik yakınması ortaya çıkabilir. Doğru şekilde alınan yakınma ve hastanın öyküsü, baş dönmesi olan hastalarda daha kısa sürede tanı vetedaviye olanak tanır.
Baş dönmesi ve dengesizlik yakınması olan hastanın mutlaka sistemik muayeneye tabi tutulması gerekir. Bu da ekip çalışması (kulak burun boğaz, nöroloji ve iç hastalıkları ) gerektiren bir durumdur. Çoğu zaman hastalığın birçok organı tutan bir boyutu olduğunu düşünerek, bu konuyla ilgilenen merkezlerde teknolojik aletten yararlanarak (odyometrik testler, rutin biyokimya, elektrokardiyografi, MRI, boyun doppler, ultrasonografi vb) tanı rahatça konacaktır. Hastalığın yeri ve ismi konusunda net cevaplar almamız mümkündür. Muayene ve hastanın hikayesi kulakla ilgili bir hastalığı düşündürüyorsa, odiometrik tetkikle hastanın işitmesi kontrol edilmelidir. Baş dönmesine neden olan lezyon yerinin ve tarafının saptanmasına dair bilgi verebilmesi ve özellikle bilgisayarlı sistemde dökümantasyon sağlaması önemlidir.
Baş dönmesinin sebepleriKulağa bağlı nedenler: Gerçek baş dönmelerinin çok büyük bir kısmından sorumlu olan organdır. Pozisyona bağlı baş dönmesi, kliniklerde en sık rastlanan nedendir. Hemen hemen bütün hastalarda, başın hareketleriyle artan baş dönmesi yakınması mevcuttur. Tanısı, iç kulaktaki yarım daire kanallarının, bazı manevralara verdiği yanıtlara bakılarak konulur. Tedavisi, yarım daire kanallarının içinde yer değiştirmiş olan kristallerin tekrar yerine oturtulmasına dayalı, özel manevralardır. Meniere hastalığı; işitme kaybı, kulakta çınlama, dolgunluk hissi ve baş dönmesi ataklarıyla karakterizedir. İç kulaktaki sıvıların dengesizliğinden kaynaklanır. Kulağın akıntılı kronik hastalıkları, işitme kaybıyla giden kulak hastalıkları, viral bir enfeksiyon sonrası denge sinirinin etkilenmesine bağlı kulak hastalıkları, ileri derecede damar tıkanıklığı yaşayan insanlarda oluşan iç kulağa daha az kan gitme durumu, bazen hiçbir nedene bağlı olmaksızın iç kulaktaki zarların yırtılmasına bağlı baş dönmesi atakları oluşabilir.
Travmalar: Sıklıkla başa alınan sert darbelerle, kafatasında meydana gelen, iç kulağı da zedeleyen bir kırık sonrasında baş dönmesiyle beraber bulantı ve kusma da oluşabilir. Bazen kafa travması sonrası, herhangi bir kafatası kırığı olmadan, iç kulak yapılarında sarsıntı ya da iç kulak kristallerinde yer değiştirmeye bağlı olarak baş dönmesi oluşabilir. Bu durumun düzelmesi haftalar ve aylar sürebilir. Böyle bir durumda, yıllar sonra bile özellikle pozisyon değişikliklerinde oluşan birkaç saatlik baş dönmeleri kalabilir.
Nörolojik hastalıklar: Beyin ve beyincik gibi organlardan oluşan merkezi sinir sistemindeki kanama veya kan damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı beslenme bozuklukları, multipl skleroz (MS), çeşitli beyin tümörleri, parkinson hastalığı, migren vb. hastalıklar, dengenin bozulmasına neden olabilir. Hastanın öyküsünü alırken, denge bozukluğuna eklenmiş olan kol ve bacaklarda güçsüzlük, vücudun herhangi bir bölgesinde his kaybı, çift görme, baş ağrısı, bilinç kaybı, ağız çevresinde karıncalanma hissi ve konuşma bozukluğu gibi yakınmalar sorgulanmalıdır.
Dahili hastalıklar: Kalp yetmezliği, kalp kapakçığı hastalığı, kalp krizi, diabet, tiroit bezi hastalıkları, kansızlık, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, posture bağlı düşük tansiyon, ileri kalp ritim bozuklukları, ani ve şiddetli su kaybı (ishal, kusma)
Psikolojik denge bozuklukları: Panik atak, anksiyete, (huzursuzluk), stres ve depresyon.
Baş dönmesi tedavisi nasıl yapılır?
Dengesizlik ve baş dönmesi yakınmalarına, multidisipliner bakış açısı içinde yaklaşıldığında, ön tanı ve tedaviye ulaşılması sürecinin kısalması mümkündür. Tedavi, nedene yöneliktir. Baş dönmesini yaratan sebep ortadan kaldırıldığında, hastanın yakınmaları da düzelecektir.
Meniere hastalığı, ilaç tedavisi ve yaşam tarzında bazı değişikliklerle yüzde 90 kontrol altında tutulur. Fiziksel ya da ruhsal stresi az bir yaşam tarzının yanında, düşük tuz diyetiyle (günlük 1.5 gr altında) beslenmelidirler. Pozisyonel baş dönmesi olan hastalarda, partiküllerin iç kulakta şikayet oluşturmayacakları bölgeye yönlendirilmelerini amaçlayan yerine oturtma manevralarıyla yaklaşık olarak yüzde 90 oranından başarı sağlanır.