Birini hayata bağlamak, onu ‘kurtarmak’ mümkün mü gerçekten? Kişi ancak kendi istediği kadar hayatla temas içinde değil midir? Acaba onun yaralarına merhem olmaya çalışırken aslında kendinize yardım etmeye çalışıyor olabilir misiniz?
Devamını okuÖfke anlarında, o ortamdan uzaklaşmayı, sakinleşince problemle ilgilenmeyi ve kendinize “Bağırmak yerine, sakince, sözlerinle öfkeni ifade et” deyip sinirlendiğiniz kişiyle konuşmayı deneyin
Devamını okuHissettiğim kadarıyla derdiniz, hayatı yeterince sıkı sıkı tutmuyor olmanız. Sanki kendi hayatınızı değil de sizin için yazılmış bir rolü oynuyorsunuz. Olayları hafife almaya çalışıyorsu-nuz, ama kulak vermedi-ğiniz düşüncelerinizi bede-niniz sizin için ifade ediyor
Devamını okuGelecek kaygınız hayatınızı ele geçirmiş gibi. Kendinize bir şeyleri eksik yapma hakkı tanıyın. Zaten bu titizlikle neyi ne kadar eksik yapıyor olabilirsiniz ki? Önce çalışma hayatına dair isteklerinizi göz önüne alın. Nerede çalışmak istiyorsunuz? Sizi ne mutlu eder?
Devamını okuBirini kaybetme korkusu bizi sarınca, genelde yaptığımız şey o korkuya odaklanmak. İşte o zaman o korku iyice büyür ve karşımızda başa çıkılmaz bir dağ olur. Erkek arkadaşınız, ‘normalde de kaygılı’ olan sizi sakinleştiren biri. Bir nevi onun yokluğuyla hissettiğiniz eksikliği, yemekle tamamlamaya çalışıyorsunuz
Devamını okuİçinde bulunduğumuz ve her yerimizi sarmış olan bu bulaşıcı varoluş hastalığının ismi ‘hız’. Birçok insan dopdolu ajandalarıyla, planlı programlı, hobili hayatlar yaşıyor. Hız hastalığının çözümü basit: Yavaşlamak!
Devamını okuSıkıntılı, mutsuz bir kişiye yardım etmek oldukça zordur. Hele ki bu kişi ergenlik çağındaki çocuğunuzsa. Hele ki siz onun annesi, o da sizin kızınızsa. Hele ki kızınız yeni bir okula ve sosyal çevreye adapte olmaya çalışıyorsa
Devamını okuAltı ay önce emekli olan Ankaralı S.A birkaç haftadır sürekli yorgun olduğunu, anneanne olacağını öğrendiğinde bile derinlerde bir yerde kendisini güçsüz hissettiğini söylüyor ve soruyor: “Bana ne oluyor?” Okurumuz kısa bir sürede hem ‘emekli’, hem de ‘anneanne’ oluyor. Yani yaşlanıyor. Ancak o, bunu kabul etmek istemiyor
Devamını oku