SORU: Ben 23 yaşındayım. Üniversitede okuyorum. Benim sıkıntım erkek arkadaşımla olan ilişkimle ilgili. İki yıldır birlikteyiz. Arkadaşlar aracılığıyla tanıştırıldık. Ben başta pek istememiştim. Açıkçası fiziksel olarak beğenmemiştim. Ama birkaç kere görüştükten sonra çok ısındım. Sonra çıkmaya başladık. Ben her an onunla birlikte olmak istiyordum. Görüşemediğimizde çok kaygılanıyordum. Onu arıyorum mesela, o telefonu açmazsa ben hemen başına bir şey mi geldi acaba diye korkuyorum. O okulu bitirdi, çalışıyor. Çok yoğun oluyor ve biz pek de sık görüşemiyoruz. Bu benim için zaten epey sıkıntı verici oluyordu, ben hep onunla olmak istiyordum çünkü.
Normalde de çok kaygılıyımdır ve onun varlığı beni rahatlatıyor. Şimdi işi nedeniyle üç aylığına başka bir şehire gitmesi gerekecek. Önümüzdeki ay gidiyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. İlişkimizin devam edeceğini söylüyor ama ben yine de çok korkuyorum. Ya oraya gidince benden ayrılmak isterse diye düşünceler geçiyor aklımdan. Onun gideceğini öğrendiğimden beri aşırı yemeye başladım. Geceleri
Kaybetme korkusu bizi sarınca
Ne olur onu kaybedince? Gerçekten de mahvolur muyuz?
Birini kaybetme korkusu bizi sarınca genelde yaptığımız şey o korkuya odaklanmak. İşte o zaman o korku iyice büyür büyür ve başa çıkılmaz bir dağ olur karşımızda. O korkuyla, normalde öyle düşünmeyeceğimiz ayrıntıları “bak işte beni sevmiyor, beni bırakmak istiyor” şeklinde yorumlayabiliriz. Böyle durumlarda korkuya odaklanmak yerine durumu aslında biz mi böyle görüyoruz yoksa böyle bir gerçeklik var mı diye düşünmek önemli. Bir taraftan şu sorunun cevabı da önemli: ne olur onu kaybedince? Gerçekten de mahvolur muyuz? Tabii ki kimse sevdiği birini kaybetmeyi istemez. Demek istediğim “aman bırakırsa bıraksın” gibi bir şey değil. Gerçekten de o kadar korktuğumuz şey ne? Bu zamanlarda hissettiğimiz acizliğin aslında gerçekten aciz olduğumuz anlamına gelmediğini fark etmemiz için önemli bu soru. Evet, sevdiğimiz birini kaybetmek acı verir, ama bizi yok etmez. “Ben kendimi sakinleştirebilecek yetişkin bir kadınım.”
Erkek arkadaşınız, sizin de söylediğiniz gibi, “normalde de kaygılı” olan sizi sakinleştiren biri olduğu için onun yokluğu sizi yeniden baş edemediğiniz kaygılara sürüklüyor belli ki. Dolayısıyla da onun yokluğunda bu yatıştırmayı yapabilecek başka bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz: Yemek yemek. Bir nevi onun yokluğuyla hissettiğiniz eksikliği yemekle tamamlamaya çalışıyorsunuz.
Bir dahaki sefer kendinizi mutfakta ağzınıza bir şeyler tıkıştırıken bulduğunuzda, sakince evinizdeki en yakın aynanın önüne gidin ve kendi gözlerinizin içine bakarak “ben kendimi sakinleştirebilecek yetişkin bir kadınım.” cümlesini bir kaç kez tekrarlayın. Tamamen rahatlatmasa bile en azından yüzünüze hafif bir gülümseme gelecektir.