Kime sorsanız, hayvanları seviyor... Ama konu onlarla aynı mekanı paylaşmaya geldi mi, işler değişiveriyor. Şehirde gördüğü kedi ve köpeklere sevgi meleği gibi davrananlar, nedendir bilinmez uçakta, trende ya da kumsalda tüylü patileri gördüler mi canavara dönüşüyor!
Tüm evcil hayvan sahiplerinin en büyük sorunlarından biridir, sevimli dostlarıyla seyahat etmek... Uçak ve tren sorunludur, otobüs daha da zordur, otel mırın kırın eder... Hepsini aşıp, kumsala inersiniz, bu kez de ‘o köpek buradan denize giremez’ direnişiyle karşılaşırsınız. Bilmezler ki o tüylü pati, gayet sağlıklı, bakımlı ve temizdir aslında. Aşıları tamdır, rutin kontrolleri yapılır, hatta dişleri bile fırçalanır. Kabul edelim, bu ülkenin büyük bir çoğunluğu hayvanları sevmiyor, ama tam tersi görünmeye bayılıyor!
Otobüsü unutun
En rahatı ve sorunsuzu, mümkünse kendi aracınızla seyahat etmek. “Neden?” derseniz, sadece halkımız değil, yönetmeliklere bakarsak, yönetenler de sevmiyor tüylü dostları.
Örneğin otobüsle gitmeyi planlıyorsanız, önce Karayolları Yönetmeliği’ne bir bakın, sonra bir kez daha düşünün. “Özel kafeslerinde kedi, köpek ve kuş gibi evcil hayvanlar, bagaj taşımaya mahsus bölümlerde taşınabilir” diye yazıyor. Yani yanınıza almanız mümkün değil. Saatler boyu tek başına, küçük bir kafesin içinde havasız, sıcak ve karanlık bir yerde seyahat etmek zorunda kalıyor sevimli dostunuz.
Kısacası, unutun otobüsü.
Trenle mi gitsek?
Eh, nispeten daha sağlıklı ve konforlu bir seçenek... Ama o da her yere yok. Şartlarsa şöyle: Öncelikle kuş, kedi, balık ya da küçük köpek gibi minik evcil hayvanlar, kafes içinde olmak kaydıyla, örtülü kuşet ve yataklı vagonların dışında kalan vagonlarda seyahat edebiliyor. Kafesse, diz üzerinde taşınabilecek ağırlık ve büyüklükte olmak zorunda. Kimlik kartı ve veteriner sağlık raporunu yanınızda bulundurmayı unutmayın. Bir de yüzde 50 indirimli bilet almanız gerekiyor.
Uçtu uçtu tüylü uçtu!
Uçaklar daha hızlı ve medeni, ama prosedürler orada da var. Hem daha kapsamlı hem de havayollarına göre değişiyor. Dolayısıyla hangi şirketle uçacağınıza, dostunuza nasıl davrandığına bakarak karar vermek en doğrusu.
Uçakta evcil hayvanlara alerjisi olduğunu doktor raporuyla bildiren yolcu yoksa, belli bir büyüklüğe kadar tüylü patilerle, muhabbet kuşu ve kanarya gibi diğer dostlar, rezervasyon yaptırmanız ve ücretini ödemeniz kaydıyla sizinle kabinde seyahat edebiliyor.
Genelde IATA tarafından onaylı taşıma çantalarının ölçüleri 55x40x20 cm. civarında. Toplam ağırlığınsa 8 kg. altında olması lazım. Üstü olması durumunda kendilerini kargo bölümünde ağırlıyor havayolları. Telaşa gerek yok, o bölümün ısısı ve basıncı, kabinle aynı.
Uçağa kabul işlemleriniyse, sizinle birlikte check-in kontuarlarında yaptırabilirsiniz. Kafesinin üzerine adını, kendi ad ve soyadınızı, telefon numaranızı içeren bir etiket yapıştırmayı ve sağlık belgesi, aşı kağıdıyla, pasaportu gibi tüm evrağı yanınıza almayı sakın unutmayın. Hamile ya da henüz sekiz haftalık olmadılarsa uçakla seyahat etmeleri mümkün değil.
Yurt dışı yolculuklar
İlk önce gitmeyi planladığınız yerin ve transit geçeceğiniz ülkelerin tüylü patiler için hangi belgeleri istediğini öğrenin, eksiksiz olarak hazırlayın ve yanınıza alın. Yoksa ya uçağa binemez ya da gittiğiniz ülkeye giremezsiniz. Aman dikkat! Kimi ülkeler evcil hayvanların yolcuyla birlikte giriş, çıkış ya da transit geçişine kesinlikle izin vermiyor.
Çipi varsa ve pasaportuna işlendiyse, işiniz kolay. Yoksa son bir yılda kuduz aşısı yapılmış dostunuzdan kan alınarak, incelenmesi ve çıkış izni hazırlanması gerekiyor. Detayları veterinerinizden öğrenmeniz en doğrusu.
Eğer Sivas kangalı, Ankara kedisi ve Van kedisi gibi koruma altına alınmış bir dostla yurt dışına gidiyorsanız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor.
Terrier, mastif, rottweiler, doberman ve, Kafkas çoban köpeği gibi kimi cinslerinse havayoluyla taşınması kesinlikle yasak.