Cüneyt Sadıç

Cüneyt Sadıç

csadic@destinationsforever.com

Tüm Yazıları

17 günlük zorunlu istirahatin bugün üçüncü günü. “Ne istirahati, biz çalışıyoruz” dediğinizi duyar gibiyim. Ama aylardır çalışamayan biz turizmcilerin akıl sağlığımızı korumak için kendimizi “İstirahatteyiz” diye kandırmaktan başka çaremiz kalmadı gibi...
Bu zor zamanlarda el ele olması gereken turizm sektörü, ayrışmanın son noktasına gelmek üzere. Seyahat acenteleri cephesi vahim. Üyelerine pandemi sürecinde hiçbir maddi ya da manevi destek sağlamamakla suçlanan meslek topluluğu Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), gerçekten de kurulduğundan bu yana en pasif dönemini yaşamakta...
Eskiden her bir acente kendi tur programını yaratacak, pazarlayacak bilgi birikimine sahip, turizmin dinamiklerine vakıfiken, seyahat acentesi açmak
için artık herhangi bir yeterlilik ya da lisans sahibi olmak gerekmediğinden, maliyet hesaplaması ya da tur programı planlamasını dahi bilmeyen, birkaç büyük acentenin programlarının satışına aracılık etmeyi turizmci olmak zannedenler son yıllarda sektörde çoğunluk olma yolunda. Dolayısıyla da bu çoğunluk sektörel bilgi birikimine, uluslararası tecrübeye ve de vizyona sahip olmadığından, krizlerden çıkış için çözüm üretmeleri de mümkün olamıyor. İstisnalar yok mu, var ama onların da sayıları gittikçe azalmakta ve azınlıkta kaldıkları için yapabilecekleri etki sınırlı.
Rehberler derseniz, meslek birlikleri olan Turist Rehberleri Birliği (TUREB) kriz döneminde üst üste yaptığı hatalar ile ciddi prestij ve destek kaybına uğradı. Türk turist rehberleri yakın zamana kadar dünyanın en iyileri listesinde en üst sıralarda yer almaktaydı. Ancak Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun, bir kısmı yüksek lisans ve doktora sahibi, Fince’den Urduca’ya 38 farklı dile hakim, tüm dünyada örnek gösterilen, yetişmiş rehberlerimiz sektörden bir daha dönmemek üzere hızla ayrılmakta son yıllarda...

Haberin Devamı

TURİZMDE ORTALIK TOZ DUMAN
Acil önlem alınmalı

Üzülerek eklemem gerek, üniversitelerin birbiri ardına açılan ama birkaçı dışında, herhangi bir meslek edindirme kursundan daha düşük kalitede öğretim veren turist rehberliği bölümleri de bu
açığı kapatacak donanımda ve ihtiyaç duyulan farklı dillere yeterince hakim, rehberler yetiştirmekten çok uzak. Ve eğer acilen önlem alınamaz ise yakın tarihte kırık dökük bir İngilizce dışında yabancı dil konuşabilen turist rehberimiz kalmayacak.
Rakiplerimizin imrendiği otellerimizin pek çoğu kapalı. Yıllardır çok yüksek giderlere katlanarak ayakta kalmaya çalışıyorlar, o da kabul. Amma velakin bu krizden çıkmanın yolu, sektörün diğer oyuncularının çalışma alanlarına, kazanç kapılarına el atmak olmamalı. Bir ihtimal sektörde en büyük sermayeye sahip kesim olmalarına güvenerek, son birkaç yıldır seyahat acenteleri başta olmak üzere sektördeki farklı paydaşların sunduğu hizmetleri, onları tamamen devre dışı bırakarak, artık kendileri vermek için birbirleriyle adeta bir yarış içindeler.

Haberin Devamı

Turizm sektörünün bu global krizde ayakta kalabilmesinin tek yolu, el ele olmak ve eldekini paylaşmak iken, bunun yerine Türkiye Otelciler Birliği (TUROB) aracısız, yani acenteleri aradan çıkararak, rezervasyon yapmanın avantajlarını anlatmaya başladı potansiyel misafirlere...
Fark edemedikleri, misafirlerin ister bireysel ister kurumsal olsun, otel odaları için değil, ülkemize deneyim yaşamak için geldikleri... Bu deneyimin kaynakları ise seyahat acentelerinin yaratıcı programları ve vizyonları. Oteller de bu deneyimi yaşamak için kullanılan önemli araçlardan biri.
Tüm rakiplerimizde, turizm sektörü paydaşları el ele, pandemi ile değişen dinamiklere uygun ürün ve pazarlama yöntemleri geliştirirken; güzel ülkemde, konaklama sektörü acenteleri, acenteler ise rehberleri devre dışı bırakmanın peşinde.
Şu zor günlerde okyanusta mahsur kaldıkları su alan sandalı beraberce tamir etmeye çalışmak yerine, birbirlerini sandaldan atmaya çalışmaktalar. Fark edemedikleri ise beraber çalışmazlarsa sandal batacak ve hep beraber köpek balıklarına yem olacaklar.

Haberin Devamı

VE BİRAZ DA NOSTALJİ!

1970 yapımı ve ülkemizde çekilen, İngiliz savaş-macera filmi ‘Paralı Askerler’. Kurtuluş Savaşı yıllarında geçen, başrollerinde Tony Curtis ve Charles Bronson’un oynadığı, onlara Fikret Hakan ve Salih Güney’in eşlik ettiği film, sadece Kapadokya’dan Efes’e, Didim’den İstanbul’a kadar 1970’lerin Türkiye’sini görmek için bile seyredilebilir.

TURİZMDE ORTALIK TOZ DUMAN