“Yıl MÖ 60. Bugünkü Türkiye’mizin Adıyaman il sınırları içerisinde batıda Kahramanmaraş, kuzeyde Malatya ve Toros Dağları ile çevrili küçük bir krallık vardı: Kommagene Krallığı. Soy itibarı ile hem Romalılara hem de Perslilere bağlı olması sebebiyle bu krallık oldukça büyük bir öneme sahipti. Krallığın kuruluşu MÖ 169’da tabi olduğu Selevkos İmparatorluğuna başkaldırmasıyla oluştu.
Krallığın kuruluşundan yaklaşık 100 yıl sonra tahtta krallığa en parlak dönemini yaşatacak olan Kral I. Antiochos vardı. Adaleti ve dinlere olan hoşgörüsü ile sadece kendi halkı değil çevre krallıkların halkları tarafından da sevilirdi. Kralın en büyük hayali ise Pers İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğunu kendi toprakları ile birleştirmekti. Bunu gerçekleştirmek için ilk olarak Nemrut Dağı’nın tepesine her dinin izini taşıyan büyük birkaç tapınak yaptırdı. Şu sıralar ise, devasa tanrı heykellerini yaptırmakla meşgul.”
Yukarıdaki satırlar Enes Sırça’nın 2021’de yayınlanmış ‘Kommagene Krallığı-Krallığın Yükselişi’ kitabı tanıtım yazısından.
Nemrut’un bekçileri
Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için 2 bin 150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller ile ünlü Nemrut Dağı Ören Yeri, Adıyaman’ın Kâhta İlçesi ile kısmen Pütürge’nin Büyüköz Köyü sınırları içerisinde yer almakta. Ama bu ören yeri bir yerleşim değil, bir Tümülüs yani bir mezar esasında. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin ana kayaya oyulmuş odaya konulduğu ve taşlarla örtülerek koruma altına alındığı düşünülmekte. Doğu ve batı teraslarında yer alan birbirinden güzel devasa heykeller Kral Antiochos ile tanrılara ait.
Şefler ve sanatçılar Nemrut’taydı
Geçtiğimiz günlerde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut’un eteklerinde, Kahta’da Kaymakamlığın düzenlediği Uluslararası Nemrut Gastronomi Buluşmaları vardı. Yurt içi ve dışından katılan şefler birbirinden güzel tariflerle mideleri, sanatçılar ise ruhları fethetti.
Kaymakam Selami Korkutata kültürlerin buluşmasına ev sahipliği yaptıklarını, ülkenin farklı yerlerinden on binlerce kişinin buluşmasından ilçe adına çok mutlu olduklarını, gerçekleştirilen etkinlikle bölgenin tanıtımına katkı sağlanmasının hedeflendiğini dile getirdi.
Nemrut Gastronomi Buluşmaları Lübnan’dan Barbara Massaad, İran’dan Parisa Kalantari, İtalya’dan Michelangelo de Lauretis ve Massimiliano Catena ile ülkemizin önemli şefleri Ahmet Güzelyağdöken ile Sait Önder’in yaptıkları atölyeler ile başladı. Restorasyonu tamamlanan tarihi Kahta Kalesi’nde yapılan yemek sunumlarında ise meyir çorbası, pirpirim cacığı, sarımsaklı pilav, hitap, yarpuzlu köfte gibi Adıyaman’a özgü lezzetler tanıtıldı. Nemrut Dağı zirvesinde Ümit Deniz Kızılkaya’nın gündoğumu resitali, Cendere Köprüsü’nün hemen yanı başında ise Kahta doğumlu Zara vardı. Festival kapsamında yapılan yemeklerin tarifleri de metaverse üzerinde NFT olarak yayımlandı.
GAP değil Mezopotamya turu
Şu GAP turu adını nedense sevemedim bir türlü. Yıllardır yurt içi ya da dışı için program hazırlarken Mezopotamya adını kullanmayı tercih ettim. Yalnız değilmişim, İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Burhan Akyılmaz, Kapadokya örneğini vererek, “İnsanlar nasıl Nevşehir ya da Ürgüp’ü duymamış olsalar bile Kapadokya’yı mutlaka biliyorlarsa biz de aynı şekilde Mezopotamya adı ile Adıyaman, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak ve Batman’ı tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz” dedi.