MİTOLOJİDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU AŞKLARI...

Aşk, varoluştan bu yana en önemli şey olmuştur insanın hayatında... Onsuz yapamaz ama onun yüzünden de başı beladan da kurtulmaz hiçbir zaman. Mantıksızdır aşk, doğrusu ya da yanlışı, uygunu ya da uygunsuzu yoktur, sadece ya vardır ya da yoktur. Kutsaldır aşk, mitolojide bile en çok bilinen hikayeler, aşkla ilgili olanlardır. Hırçın, hüzünlü ya da karşılıksız aşklar, yüzyıllardır damga vurmuştur bu topraklara...

Pyramus en yakışıklısı, Thisbe ise en güzel kızıdır Klikya’nın ve aşıktırlar birbirlerine. Ama komşu ve çocukluk arkadaşı oldukları için aileleri karşıdır bu aşka... Her zaman buluştukları dut ağacının altında gece yarısı buluşup, kaçmaya karar verirler. İlk gelen Thisbe, yaklaşan ağzı kanlı aslanı görüp kaçar. Kaçarken düşürdüğü şalla oyuna dalar aslan, parçalar şalı ve bulaştırır ağzındaki kanları. Pyramus gelir tam geceyarısı. Kanlı ve parçalanmış şalı görür, çeker kılıcını, saplar göğsüne, boyar kanı ile bembeyaz dutları kızıla... Bir süre sonra geri dönen Thisbe görünce kanlar içinde yatan Pyramus’u, alır kılıcı elinden, saplar o da bağrına ve boyar dutları kanı ile sevgilisi gibi. Ve bu aşkı, kavuşamayan sevgilileri anlatmak için nesiller boyu, kızıldır artık dutların beyaz olan rengi.

Naciye Sultan-Enver Paşa (İstanbul)

Naciye Sultan Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in torunu, Enver Paşa ise ateşli bir asker... Birbirlerini hiç görmeden sever ve nişanlanırlar. Enver Bey Naciye Sultan’ı ilk kez dört yıl sonra, o da fotoğrafından görebilecektir. 1914 yılında evlenirler, ama aşklarını mektuplaşarak yaşayabilirler sadece. Birbirlerinden hiç ümit kesmezler, birbirlerini hiç unutmazlar. Pamir Dağı eteklerinde vurulduğunun haberi geldiğinde, inanmaz Naciye Sultan ama kabullenir sonunda ve gömer kalbine paşasını, 1957 yılında ahirette tekrar kavuşana dek.

Dalyanlı Nezir (Çeşme)

Dalyanlı sağır ve dilsiz genç Nezir Sakızlı, Tinika’ya platonik olarak aşıktır. Tenekeden yaptığı kayığına bağladığı uçurtma ile Sakız Adası’na gider Dalyanlı Nezir. Casus sanılır, zar zor salınır. Sonrasında ise kavuşamadığı sevgilisini görmek için taş ve çamur kullanarak tek başına bir kule inşa eder Dalyan’da.

Güzeller güzeli bir kız görür bahçesinde bir bahar günü Zeus. Kılık değiştirir ve soğuktan titreyen bir guguk kuşu olur. Kuşları sever Hera. Titremekte olan kuşu alır ve basar bağrına... Zeus, bu fırsatı kaçırmaz ve elde eder Hera’yı. Onların aşkı da evliliği de kutsaldır. Tüm ölümlülere yol gösteren bir örnektir. Hera, zorluklar ve Zeus’un tüm ihanetleriyle baş ederek dünyaya evliliğin kutsallığını göstermiştir. İşte bu nedenledir ki evliliklerine Hieros Gamos yani ‘Kutsal Evlilik’ adı verilmiştir.

Philemon-Baukis (Bergama)

Zeus ile Hermes, ölümlüleri sınamak için tebdili kıyafetle yeryüzüne inerler. Ama kapısını açmaz Frigya’da hiçbir ölümlü ikisine... Son çaldıkları kapı Philemon ile Baukis isimli ihtiyar ve yoksul çiftin evidir. Tanrıları konuk ederler canı gönülden. Ödüllendirmek için dileklerini sorar Zeus. Tek korkuları birinin önce ölmesi, diğerinin yalnız kalmasıdır ihtiyar aşıkların... Ölümlerinin birlikte olmasını isterler. Zeus, kabul eder. Tanrılar ayrılırken kentten, cezalandırırlar diğer ölümlüleri bir tufanla... Sadece ihtiyar çiftin, artık beyaz mermer sütunlu altın saçaklı bir tapınağa dönüşmüş kulübesidir ayakta kalan. Tapınağın önünde el ele otururken kök salmaya başlar yaşlı çift. Kabuk bağlarken bedenleri, aşklarını fısıldarlar son kez. Gövdeleri aynı, dalları farklı bir ıhlamur ve meşe ağacına dönüşürler yavaşça...

Sezai Karakoç Mülkiyelidir ve okulun en güzel kızlarından Muazzez’e aşıktır. Açılamaz bir türlü ve uğruna Türk edebiyatının en gizemli, en dokunaklı aşk şiirlerinden birini, kıtaların başharflerin yan yana getirildiğinde ‘Muazzez Akkaya’m’ olan 14 kıtalık Mona Roza’yı yazar.

Anadolu’nun sayısız aşk hikayelerinden sadece birkaçı sığdı satırlara ama daha nice mutlu ya da hüzünlü biten aşk hikayesine sahne olmuş ve olacak bu kadim topraklar.Yarın 14 Şubat...Tüm aşıkların aşklarına kavuşması, kavuşanların da kaybetmemesi dileklerimle...