"Son bir kez görmek için döndü ve baktı omzunun üzerinden Metokhites, yıllarını verdiği, servetini paylaştığı ve her bir detayını planladığı manastırına... ‘Tekrar görebilecek miyim acaba Khora’yı?’ diye sordu yanındakilere... Takvimler 1328’i göstermekteydi Metokhites çok sevdiği manastırından ve Konstantinopolis’ten muhafızlar eşliğinde ayrılarak, Batı Trakya’da sürgün edildiği Didymoteichon’a (Dimetoka) doğru hareket ettiğinde..."
Zor bir yaşam, ilginç bir kişilik
1270’te başkent Konstantinopolis’te doğar Theodoros Metokhites. Babası Roma İmparatoru 8’inci Mihail Paleologos’un papalık nezdindeki büyükelçisidir ve imparatoru gibi o da Doğu ile Batı kiliselerinin birleşmesi gerektiğini ateşli bir şekilde savunmaktadır. Buna karşı olan II. Andronikos, tahtı ele geçirince, baba Metokhites ve ailesi sürgüne gönderilir. Nikaia yani bugünkü İznik’te büyür Theodoros. Önce dil bilgisi, mantık ve hitabetten oluşan ‘trivium’, sonrasındaysa aritmetik, geometri, müzik ve astronomiden oluşan ‘quadrivium’ eğitimlerini tamamlar. Bunlarla yetinmez, felsefe ve teoloji de okur.
Takvimler 1290’ı gösterirken, Nikaia’ya uğrayan İmparator II. Andronikos, genç entelektüel Metokhites’ten etkilenerek, onu hizmetine alır. Önce ‘logothetis’ unvanı alır, sonra da senatör. 1316’da Khora Manastırı’nın restorasyonu için ktetor olarak atanır. 1321’deyse ‘megas logothete’ yani ‘imparatordan sonraki en güçlü kişi’dir. Artık hayatının merkezinde aynı yıl tamamladığı Khora Manastırı vardır. Ama sadece yedi yıl sonra, 1328’de İmparator II. Andronikos aynı adı taşıyan torunu tarafından tahttan indirilince, ikinci adam olan 58 yaşındaki Metokhites de, Didymoteichon’a sürgüne gönderilecektir.
Zorluklarla geçecek iki yıl sonrasında, başkente dönmesine izin verilir. Ktetorluk haklarını kullanan Metokhites, artık Theoleptos adıyla Khora’da sıradan bir rahiptir.
13 Mart 1332’de ruhu bu dünyadan ayrılırken, bedeni, yarattığı manastırdaki parekklesion’a gömülecektir.
Eşsiz bir müze
İlk kuruluşu Justinianus zamanıdır. İmparatoriçe Theodora’nın amcası Theodoros tarafından, 536 yılında yaptırıldığı söylenir. 11’inci yüzyıla gelindiğinde, I. Aleksios Komnenos’un eşinin annesi Maria Doukaina tarafından bu manastırın üzerine yeni bir kilise yaptırılır. Megas Logothete Metokhites, işte bu manastırı yeniler 14’üncü yüzyılda. Dini bütün bir Hristiyan olan Metokhites’in, Khora’yı yenilerken bir amacı da okuma-yazma bilmeyenlere ‘İncil’i öğretebilmektir. Bu amaçla kutsal kitabı sahne sahne planlatır, seçkin mozaik sanatçılarına ve sonra bu sahnelerin yerleştirileceği bir kilise yaptırır. Sadece ‘İncil’de yazılanlar değil, Meryem Ana’nın doğumu ve hayatı gibi anlatılmayanları da resmettirir ki, işte tam da bu nedenle eşsizdir Kariye...
Ne zaman ve nasıl gezsek?
Müzekart’ın geçerli olduğu Kariye Müzesi, yıl boyu her gün 09.00’da açılıyor. Yaz sezonu boyunca kapanış saati 19.00 olan müze, kış sezonundaysa 16.30’da kapanıyor. Kartı olmayanlar 50 TL karşılığında gişeden Müzekart ya da giriş ücreti 30 TL’yi ödeyerek bilet alabilir.
Kaçın siz de ilk fırsatta şehrin karmaşasından birkaç saatliğine ve kaybolun rehberinizin peşinde Kariye’nin derin tarihinde...
Gezi rotası
Manastır kompleksinden bugüne ulaşan tek yapı olan kilise binası, iç ve dış narteksler, naos ve yapının güneyine bitişik bir şapel olan parekklesion olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Küçük, sade ama etkileyici ana mekan, yani naostan başlayın gezmeye...
Koimesis yani Meryem’in Göğe Yükselişi, Hodegetria (Yol Gösterici) Meryemi ve İsa Mozaiği dışında bir süsleme yoktur burada.
Naosun çıkışında, iç nartekste sağa dönerseniz, ‘İncil’de verilmeyen,
Meryem’in Doğumu, Hayatı ve kubbede yer alan atalarıyla başlar anlatım. Sonrasında dış nartekse geçip, yine sağa dönünce, Yusuf’un Rüyası, Bethlehem’e Gidiş, Nüfus Sayımı, İsa’nın Doğumu ve Hayatı, dış narteksin solunda üç kahinin Kral Herodot’u Ziyareti, Masumların Katli, Yas Tutan Analar, Elizabet ve Yahya’nın Katliamdan Kaçışı gibi ‘İncil’den bölümlerle devam eder.
İç narteksin solunda İsa’nın Mucizeleri ve atalarıyla son bulur anlatım.
Metokhites’in mezarının da yer aldığı parekklesion ise Anastasis, Kıyamet Günü, Aziz Basileos ve Georgios gibi birbirinden güzel onlarca fresko ile süslenmiştir.