Provans dendiğinde akla gelenler; tarih kokan köyleri, taş evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, sanat ama en çokta uçsuz bucaksız lavanta tarlaları. Bu görsel şölen, her yıl haziran sonundan ağustos ortasına kadar sürüyor.
Dünya lavanta üretiminin nerdeyse yarısı Fransa’da ve tüm dünyadan Provans’a her yıl sadece lavanta tarlalarını görmek için binlerce ziyaretçi geliyor.
Peki neresi bu Provans?
Esasında Provans bölgesindeki şehirler pek tanıdık. Cannes, Nice ve St. Tropez diye başlasam hemen, “Aa biliyoruz ama biz oraları” diyeceksiniz. Eh başlamışken Avignon, Marsilya, Toulon ve Aix-En-Provence’i de listeye ekleyelim. İşte Fransa’nın güney doğusundaki bu bölgenin adı Provans.
Provans ve sanat
İlk aklıma gelenler Van Gogh, Monet ve Toulouse-Lautrec. Ama özellikle de Van Gogh. Bunalım ve krizlerle dolu hayatının bir bölümünü pek çok önemli tablosunu yaptığı Provans’ta geçirmiş ve Gauguin’le girdiği tartışma sonucu kulağını da yine burada Provans’ta kesmiştir. Picasso ve eşinin mezarları da burada, Aix-En-Provence’ta Vauvenargues Şatosu’nda yer alıyor. Ve Nostradamus… O da Provanslı, St Remy’de doğmuş.
Ve lavanta
Lavanta, mucize bitki… Pek çoğumuz için çocukluğumuzdan kalan bir kokunun adı o.
Hani ninelerin çamaşırların arasına koydukları keselerden yayılan. Haziran başı gibi çiçeklerini açmaya başladığında Provans, morun farklı tonlarına bürünüyor boydan boya ve bu renk cümbüşüyle gözler bayram ederken, kokusuyla da dinginleşiyor insan.
Hasat, temmuz sonu ağustos ortası arasında genelde. Unutmadan, keyifli bir uyku ve dinginlik istiyorsanız yatak odanızda, yattığınız yere yakın bir yere lavanta koyun.
Farkı hissedeceksiniz.
Aix-en-Provence
Dar sokakları, pazarı, yeraltı suları, sabunları, lokumları, lavanta tarlalarıyla dört üniversiteye ev sahipliği yapan şirin bir Orta Çağ kenti Aix-en-Provence... Picasso’nun yaşadığı şatonun da bulunduğu ve Cezanne’ın ünlü eserine konu olan St. Victorie Dağı da burada. Nostradamus’un yaşamının son yıllarını geçirdiği, eserlerini tamamladığı ve yakılarak gömüldüğü, Salon de Provence de görülmesi gereken bir diğer yer.
Arles
1981 yılından beri Unesco Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Arles Arena, antik tiyatro, dar sokaklar ve Van Gogh’un tablolarına ilham veren Place du Forum Meydanı görülecek yerler arasında. Cafe Terrace at Night eserini yaptığı kafe hâlâ faaliyette...
Nimes
Amfi tiyatrosu, Avrupa’nın en iyi korunmuşları arasında.. Jardin de La Fontaine, görkemli Roma Tapınağı, Norman Foster’in modern eseri Carre d’Art Müzesi ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Pont du Gard su kemerleri görülecek yerlerden.
Les Baux de Provence
Araç trafiğine kapalı ve nüfusu 400 bile değil. İki müze ve iki katedralin yanı sıra güzel mağazalar, otantik restoranlar ve kafeleri muhteşem. Ayrılmadan lavantalı muhallebiyi denemeniz tavsiye edilir.
St Remyde Provence.
Van Gogh’un ölümünden önce yaklaşık bir yıl tedavi gördüğü, The Stary Night’ında gibi pek çok resmi yaptığı Saint-Paul de Mausole Manastırı’nın psikiyatri kliniği. Unutmadan, Nostradamus da buralı...
Avignon
Palais des Papes en önemli eser. Diğeri ise, karşı yakaya ulaşmayan UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Pont St. Benezet Köprüsü. Orta Çağ Duvarları ile Modern Sanatlar Müzesi görülecek diğer yerler.
Ne zaman gidelim? Kaça mal olur?
Temmuz sonu, ağustos başı en güzel zamanı. İstanbul’dan Marsilya’ya her gün direkt uçuş var. Fiyatlar 300 euro’dan başlıyor. Konaklama, ulaşım ve diğer masraflarsa tercihlerinize bağlı olarak 600 ila 1200 euro arasında olacaktır. Uçuşlar, konaklama, ulaşım, Türkçe rehberlik hizmetleri ve gezilerin dahil olduğu paket turlar ise 950 euro’dan başlıyor.
Nereleri Gezelim?
Marsilya: La Corniche denen kordon, Alexandre Dumas’ın Monte Cristo Kontu’nu yazarken ilham aldığı ve hapishane olarak da kullanılmış Château d’If, Les Calanques, Marsilya’yı ikiye ayıran La Canebière Caddesi, kafeleriyle La Place Castellane, Vieux Port Balık Pazarı, kente yukarıdan bakabileceğiniz Basilique Notre-Dame de la Garde, Yunan ve Roma kalıntılarını görebileceğiniz Jardin des Vestiges görülmesi gereken yerler. Bouillabaisse denen balık çorbasını denemeyi sakın unutmayın.