Dün gazete arşivlerinde gezinirken, rahmetli Güngör Uras’ın köşe yazılarında yine uzun bir mola verdim. Aradan yıllar geçse de zevkle okunmakta yazıları. ‘Kurban’ başlıklı yazısına denk gelince de, paylaşmak istedim sizlerle.
Ruhu şad olsun.
*Kuran’dan kaynaklanan ve hadislere dayalı olarak oluşan ve gelişen İslam şartlarına göre, kurban ‘mukim’ olan ve ‘sadaka-i fıtır’ nisabına malik olan her erkek ve kadın Müslümana vaciptir.
‘Sadaka-i fıtır nisabı’ 80.18 gram altındır. Fıtır nisabı, kişinin barınmasına, mesleki faaliyetini sürdürmesine, bakmakla mükellef olduğu kimseleri yaşatmasına yetecek imkanlardan sonra sahip olunan varlığa bakılarak hesaplanır. Evi barkı olmayan, işi gücü olmayan, çoluğuna, çocuğuna bakamayan, yaşamını güç sürdüren kişilerin kurban kesme mükellefiyetleri yoktur. Müslümanın her şeyi olacak, işi gücü olacak, bütün bunlardan sonra 80.18 gram altının üzerinde varlığı olacak ki kurban kesmek ‘vacip’ olsun.
Vacip kurban da üçe ayrılır:
1) Vacip kurbanın birinci şekli ‘adak kurbanı’dır. Kişinin “Şu deveyi, şu koyunu, şu ineği kurban etmek Allah’a karşı üzerime borç olsun” demesiyle doğan bir vecibedir. Böyle bir kimsenin zengin veya fakir olması durumu değiştirmez.
2) Kişi fakir olmasına ve de kurban kesme vecibesi altında olmamasına rağmen kurban etmek niyetiyle bir koyun satın alması ise ‘Örfen kurban’ kesmeyi adamış durumuna düşeceğinden kurban kesmesi vacip olur.
3) Her Kurban Bayramı’nda (fakirler müstesna) belli varlığa sahip olan Müslümanlar tarafından, hayat nimetine şükür ve de sıratta kendisine binek olmak üzere, günahlarının bağışlanması, hatalarının da affedilmesi maksadıyla ‘kurban’ kesilir.
Kurbanlar; bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilir. Dördüncü günü kesilmez.
Kurban edilebilecek hayvanlar belirlenmiştir. Bunlar: Koyun, keçi, sığır ve mandadan ibarettir. Bunların dişisi ve erkeği kurban edilebilir. Yalnız koyun cinsinin erkeğini yani koçları kesmek daha faziletli kabul edilmiştir. Koyun ve keçinin bir yaşını bitirmiş olmaları gerekir, iri ve gösterişli iseler yedi - sekiz aylık olanları da kesilebilir. Sığırların iki yaşını, devenin de beş yaşını bitirmesi şarttır.
Kurban kestiren kesecek olana vekalet verir. Kesecek olan vekaleti icabet eder.
Kurban sağ tarafından kıbleye karşı yatırılır, gözü tülbent ile, ön iki ayağı ile arka sol ayağı kalın bir iple bağlanır. Arka sağ ayağı serbest bırakılır, kesen tarafından “Bismillahi Allahü Ekber” denilerek kesilir. Bıçağın keskin olması ve hayvana eziyet verilmemesi esastır.
Hayvanın soluk ve yem borusu ile iki şahdamarından oluşan dört uzvunun birden kesilmesi gerekir.
Kurban ehline kestirilmelidir. Ehli olmayana kestirildiği zaman hayvana eziyet verilmiş olur.
Kurban eti gelenek olarak üçe bölünür, biri evde, çoluk - çocuk ev halkı için ayrılır, bir kısmı fakirlere verilir, bir kısmı komşulara ve yakın akrabaya verilir.
Kurban Bayramı’nda sadece kurban kesilmez. Allah’ın lütfettiği nimetler için şükredilir. Bunlardan mahrum olanlara yardım edilir. Ölmüşlerin kabirleri ziyaret edilir. Dargınlar, kırgınlar barışır. Büyüklerin eli öpülür. Küçükler sevindirilir. Sevgiler, dostluklar, kardeşlikler pekiştirilir. Bayramınızı şimdiden kutlarım sayın okuyucularım.
Güngör Uras/21 Şubat 2002 *
Kurban Bayramı’nız kutlu olsun!