Cüneyt Sadıç

Cüneyt Sadıç

csadic@destinationsforever.com

Tüm Yazıları

Uzun zamandır, detaylı bir Fatih yazısı yazmak istiyordum. Tarihi Yarımada’nın tamamını kaplayan, Suriçi diye de bilinen, adını şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet’ten alan, İstanbul’un Fatih ilçesinden bahsediyorum.

Avrupa kıtasının en uç noktasında yer alan, dünyaya hükmetmiş iki imparatorluğun merkezi olmuş, dünyanın en güzel coğrafyası olduğu tüm milletlerce kabul edilmiş, sınırları Haliç, Marmara Denizi, Boğaziçi ve fethedilemez surlar ile çizilmiş gerçek İstanbul burası.

Her adımda tarih var

Şehr-i İstanbul’un en eski yerleşim alanlarına, ülkemizin somut kültür mirasının 10’da 1’ine sahip ilçe, Ayasofya, Kariye, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii, Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı, fethedilememiş kara surları gibi dünyanın en önemli tarihi eserlerine de ev sahipliği yapmakta.
Dünyanın her şehrinde eski şehir diye adlandırılan bölge, o şehrin en bakımlı, çekici, prestijli ve insanların yaşamak için can attıkları yer iken, ne yazık ki son yüzyılda bırakın hak ettiği saygıyı görmek, hoyratça kullanıldı.

Haberin Devamı

Haliç mesela, bir sanayi bölgesi olarak kaldı yıllarca, sanayinin çıkarılmasına karar verilince tam sevinecektik ki, Haliç’in güney kıyısında bir tarih katliamı yapıldı 1980’lerde.
Tanrı’ya şükür surlar vardı da, Fener ve Balat’ın sur içinde kalan kısımları kurtuldu. Bugün övüne övüne gezdirip anlatabiliyoruz yedi düvele.

İstanbul demek Fatih demek

Yanlış planlar, terkedilen Suriçi

En büyük katliam esasında 1940-1950’lerde oldu. Tarihi Yarımada’yı bir transit ulaşım merkezi haline getiren, Vatan, Millet ve Atatürk Bulvarları inşa edildi Suriçi’nde.
Takvimler 1957 Şubat’ını gösterirken devrin Başbakanı Adnan Menderes, “İstanbul’u bir kere daha fethedeceğiz” dedi ve Suriçi, başta 60 metre genişliğindeki Vatan, 50 metre genişliğindeki Millet Caddeleri ve 30-50 metre genişliğindeki Kennedy Sahil Yolu ile gerçekten fethedildi. Onlarca tarihi eser yok edilirken, Suriçi şehrin yoğun trafiğini taşımaya mahkum edildi.
Bunlar yerine mesela 1930’larda hazırlanan ‘Prost’ planı hayata geçirilseydi, bugün Vatan Caddesi’nin olduğu yerde, bir yanında zoolojik, diğer yanında botanik parkı uzanan upuzun bir park yolu olacaktı.
Açılan bulvarlarla insan yapısı da değişti. Suriçi’nin nezih semtleri yavaş yavaş terk edildi, konaklar yerlerini çirkin binalara, huzur yerini kaosa bıraktı.
1970’lere kadar “İstanbullu” dendi mi, sur içinde oturanlardan bahsedilirdi. Kalburüstü aileler Suriçi’nde otururdu, ticaretin kalbi Eminönü’nde atardı. Yedi tepesi, yedi eserle taçlandırılmış Fatih’in nüfusu 70’lerin ortasına kadar artarken, sonrasında düşmeye başladı ve o muhteşem konaklar, hanlar birer birer yıkılıp, yerlerine şahsiyetsiz beton binalar dikildi.

Haberin Devamı

Suriçi yeniden keşfediliyor

Ama son yıllarda yeniden yıldızı parlamaya başladı Suriçi’nin. Tarihi binalar yenileniyor, Fener ve Balat sokakları eskisi gibi cıvıl cıvıl. Fatih yavaş yavaş çekim merkezi olma yolunda.

Tüm bu değişimi ilk ağızdan öğrenmek için Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan ile bu hafta Zeyrek’te kahvaltıda bir araya geldik. Süleymaniye Camii’nin muhteşem manzarası eşliğinde İstanbul’u, turizmi ama en çok da Fatih’i konuştuk.
Yönettiği semti iyi tanıyan, siyasete girmeden, yaptıklarını, yapamadıklarını, yapmayı planladıklarını açık yüreklilikle paylaşabilen, kültürel mirasın yüzde 10’unun Fatih’te bulunduğunu, bu eserlerin inşa ve ihya edilmesinin önemli olduğunu, söyledikten sonra, “Ama bir yapı hayat buluyorsa ihya ediliyor demektir, yoksa sadece inşa etmiş oluruz” diyebilen bir belediye başkanı görmek umut vericiydi.

Haberin Devamı

İki saati aşan sohbetimizin özeti, önümüzdeki hafta bu satırlarda olacak.