Semtin üzerine bir kartal gibi konmuş kırmızı tuğladan anıtsal bir bina ilişecek gözünüze ilk önce... Sonrasında yürümeye başlayınca, dar ve dik sokaklarında Fener’in, yıllar boyu büyük bir titizlikle saklanmış cumbalı evleri karşılayacak sizi... Rengarenk çamaşırları göreceksiniz, evler arasına gerilen iplere asılmış. Yüzyıllara kafa tutmuş, bakımsız ama zarif binaların arasına saklanmış, bir zamanlar fötr şapkalı beyefendiler ve şık hanımların topuk seslerine şahitlik etmiş Arnavut kaldırımlarında bu kez, çocuklar eşlik edecek size... Zamanın durduğu bu masalsı semtte attığınız her adımda, dar ve dik yokuşlarının her dönemecinde, kimi zaman neşeli, kimi zaman hüzünlü hikayeler gizli...
Ayırın bir pazar gününüzü bu kadim semti keşfedin, hikayelerini bugünün boynu bükük, kırık dökük boyasız ve terk edilmiş ama hâlâ mağrur eserlerini Fener’in...
Neresi bu Fener?
Önce Cibali, Ayakapı ve Balat Kapısı arasına düz bir çizgi çekin. Sonra her iki ucundan tepenin üzerindeki sizi ilk karşılayan kırmızı tuğladan yapılmış binaya, Rumların Megali Skhola, yani ‘Büyük Okul’ dedikleri Fener Rum Erkek Lisesi’ne birer çizgi daha çekin. Ortaya çıkacak üçgenin içinde kalan alandır Fener.
Adı Roma döneminde Petrion, Osmanlı döneminde ise kıyıdaki bir deniz fenerinden dolayı Rumca Fanari’dir. Küçüktür ama zengin ve birikimlidir. Bir zamanlar, 1950’lere kadar beylere, prenslere, varlıklı ve entelektüel Rumlara ev sahipliği yapmıştır. Yalılar vardır mesela sahilinde, her biri ayrı güzel, bugün artık varolmayan... Bugün tüm Türkiye’de 3 bin civarı Rum vatandaşımız varken, çok değil, daha geçtiğimiz yüzyılın başında sadece Fener’de 17 bin’den fazla Rum yaşar. Ama en önemli özelliği Fener’in, Ortodoks Hıristiyan aleminin ruhani merkezi olan Patrikhanenin son 400 yıldır burada olmasıdır.
Kiliseler
Sadece evler mi? Kiliseleri ve okul binaları da geçmişinin ve kültürünün zenginliğinin kanıtıdır. Rum Ortodoks Patrikhanesi ve içindeki Patrikhane Kilisesi Aya Yorgi, Vodina Caddesi üzerindeki Metroloji Kilisesi, Muhlio adı verilen üst kısmında Panagia Muhliotissa Kilisesi, Murat Molla Sokak’ta Aya Yorgi Potiras Kilisesi, Aya Yorgi Metohi Kilisesi, Vaftizci Yahya Kilisesi ve Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, semtte günümüze ulaşan önemli dini yapılardır.
Okullar
‘Osmanlı zamanında Fener’de okul olarak hizmet veren binalardan günümüze ulaşanlar hangileri?’ derseniz, kırmızı tuğladan görkemli mimariyle hemen dikkat çeken Fener Rum Erkek Lisesi, hemen yanındaki Yuvakimyon Rum Kız Lisesi, karşı sırasındaki Potira-Muhlio İlkokulu’yla Patrikhane’den Cibali’ye
doğru giderken sağda kalan Maraşlı Rum İlkokulu’nu sayabilirim.
Ayazmalar
Ayazmalarıyla da dikkat çeken Fener’de 20’nci yüzyıl başına kadar var olan 20’den fazla Ayazma’dan günümüze, Aya Anna, Aya Haralambos Aya İoannis ve Aya Minas gibi birkaç tanesi ulaşabilmiştir. Diğerleri yol ve inşaat çalışmalarına kurban gitmişlerdir.
Ve diğerleri
Ne yazık ki sahil boyunca yer alan sivil yapılardan günümüze ulaşan pek yok. Aklıma gelen tek örnek günümüzde Kadın Eserleri Kütüphanesi olarak hizmet veren yapı. Cibali Kapısı, Ayakapı, Cibali Karakolu, günümüzün Kadir Has olan Cibali Tütün Fabrikası ve tabii ki Aya Theodosia Kilisesi’nden devşirilen Gül Camii, semtteki diğer yerler.
Kitaplar
- ‘Biz İstanbullular Böyleyiz’ -Haris Spataris
- ‘Fanari’den Fener’e’ -Orhan Türker
- ‘Kalimera Fener Şalom Balat’- Mustafa Yoker
SOKAKLAR VE EVLER
Peşine düşün, yıllar öncesinin izlerinin Fener’in sokaklarında... Sancaktar Yokuşu, Camcı Çeşme Yokuşu, İncebel Sokağı, Baki Dede Sokağı, Vodina Caddesi, Tevkii Cafer Mektebi Sokak ve Mesnevihane Sokağı gibi sokaklar, eskinin görkemli evlerine ve Dimitri Kantemir’in Sarayı gibi sıra dışı örneklere hâlâ ev sahipliği yapıyor.