İstanbul! İki kıtaya yayılmış, dünyanın en büyük iki imparatorluğuna toplamda 16 yüzyıl başkentlik yapmış, 119 imparatora ev olmuş kadim şehrin sahip olduğu kültür hazinesi o kadar zengin ki! Sadece başımızı kaldırıp çevremize bakabilsek, sıkıcı ve rutin iş yolculuğumuzu eğlenceli bir geziye dönüştürmek ve her mahallede bir kültür turu düzenlemek mümkün.
Şişli’nin tarih kokan sokakları
Bugün kaçımız Kurtuluş’un geçmişinin 16’ncı yüzyıla uzanan Tatavla olduğunu ve buradaki Ayios Haralambos Ayazması’nı, Ayios Dimitrios, Ayios Athanasios ve Evangelistrias Kiliseleri’ni bilir?
Bomonti’nin bir zamanlar bir sanayi bölgesi ve ilk fabrikanın da Bomonti Bira Fabrikası olduğunu kaç Bomontili biliyor mesela? Aynen bir zamanlar burada bulunan Bomonti Bira Bahçesi’nin İstanbul’un önemli eğlence mekanlarından olduğunu, hemen ilerisinde Gürcü Katolik Kilisesi’ni, 19’uncu yüzyıl sonlarında Şişli’den bugünkü Teşvikiye’ye kadar olan alanda yerleşimin teşvik edilmesi sonucu semtin adının Teşvikiye kaldığını bilmediğimiz gibi...
Halaskargazi Caddesi üzerindeki apartmanlara kafa tutan tek bahçeli evin Bulgar Kilisesi Eksarhlığı olduğunu ya da biraz ilerisinde yer alan kapısında müze yazan binanın Atatürk’ün 1919 öncesi Anadolu’ya geçme çalışmalarını sürdürdüğü ev olduğunu pek çok İstanbullu’nun bilmediğini de söylersem sanırım sizi şaşırtmış olmam.
Başka neler mi var?
Örneğin, İhsan Raif Hanımefendi’nin güftesini yazdığı ve Müzeyyen Senar’ın muhteşem sesinden dinlediğimiz “Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime”nin yazılmasına yol açacak talihsiz hadisenin bugün Şişli Kaymakamlığı olan Taş Konak’ta yaşandığını kaç kişi bilmekte? “Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlimePerde-i zûlmet çekilmiş, korkarım ikbâlimeTitrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime”Haydi yaşadığınız semtin sokaklarında tarih avına çıkın! İki bina arasına sıkışmış, gökdelenlerin gölgesinde mahzun kalmış, her biri nadide bir mücevher parçasına bedel güzellikleri keşfedin. Sadece keşfetmekle kalmayın, hikayesini araştırın ve bana yazın. Bir sonraki seminer ya da gezide onu anlatırken sizin de kulaklarınızı çınlatayım. Unutmayın, onlar siz sahip çıktığınız sürece var olacaklar…