GÜNEY AMERİKA’NIN HIRÇIN KIZI: RIO
Kış kapıda, havalar soğudu. Yazın fırsat bulup doya doya denize girip, güneşlenemedik, var mı gidecek güzel bir yer kasımda? ‘Hem deniz, hem de eğlence olsun ama biraz da kültürümüzü arttıralım’ diyorsanız, cevap, karnavalları, futbolu ve kumsallarıyla ünlü Rio de Janeiro. Vize istemediği için pasaportunuzu cebinize koyarak, kışın ortasında yazı yaşayabilir, bronz bir tenle dönüp, arkadaşlarınızı kıskandırabilirsiniz.
Brezilya’ya yaklaşık 125 yıl başkentlik yapan Rio, 15 milyon nüfusuyla ülkenin en büyük ikinci ve kesinlikle en eğlenceli şehri. Rivayete göre, 500 yıl kadar önce bölgeye doğru yaklaşmakta olan Portekiz gemisinin kaptanı, körfezi nehir ağzına benzetir ve Rio de Janeiro yani ‘Ocak ayı nehri’ adını verir.
Farklı acentaların beş gecelik sadece Rio programları 950 euro’dan; Sao Paulo, Iguazu ve Buenos Aires de dahil, dokuz gecelik programlarıysa 2 bin 500 euro’dan başlıyor.
Mutlaka görülmesi gereken yerler
Pão de Açúcar: 370 metre yükseklikteki bu tepeye, aktarmalı olarak teleferikle çıkılıyor. Yukarıda sizi Ipanema ve Guanabara koylarının muhteşem manzarası bekliyor. Gündoğumu ya da günbatımında gitmeye çalışın.
Corcovado ve Cristo Redentor: 771 metre yüksekliğindeki Corcovado Tepesi, mutlaka görülecekler listesinde. Trenle çıkılan tepedeki 40 metrelik Hz. İsa heykeli, 1931 yılından beri kollarını Kudüs’e doğru açmış şekilde ziyaretçilerini kabul ediyor.
Tijuca Yağmur Ormanı: Şehrin kuzey ve güney bölgelerini birbirinden ayıran Tijuca Ormanı, insan eliyle dikilmiş ağaçlardan oluşan, şehir sınırları içinde yer alan en büyük yağmur ormanı. Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan yüzlerce bitki ve vahşi hayvana ev sahipliği yapıyor.
Estádio do Maracanã: Futbola meraklı olun ya da olmayın, Rio’daysanız mutlaka Maracana Stadı’na uğrayın. Riolu’lar, içinde Brezilya’nın futbol zaferlerinin sergilendiği müze olan ve 1950 Dünya Kupası için yapılan stadı anlatırken, “Futbolun merkezi Brezilya ise burası da tapınağıdır” diyorlar. İlginç bir de hikayesi var... Brezilya 1950 yılında Dünya Kupası’nı kazanacağından o kadar emindir ki, eğer bir başka ülke şampiyon olursa Maracana Stadı’nı o ülkenin bayrağının renklerine boyayacağını söyler. Brezilya finale kadar sorunsuz gelir ama imkansız olan gerçekleşir. Uruguay finalde 2-1 kazanır ve şampiyon olur. Brezilya sözünü tutar, stat mavi ve beyaza boyanır.
Jardim Botânico: Eski kraliyet ailesinin gezi alanı olan bahçeler, bugün UNESCO tarafından biyosfer koruma alanı ilan edilip, botanik parkı haline getirildi. Nesli tükenmekte olan pek çok bitki çeşidini ve ülkeye adını veren Brazil ağacını burada görmek mümkün.
Ne yiyelim ve içelim?
Feijoada, tipik bir Brezilya yemeği. Coxinha ise Brezilya’nın içli köftesi. En ünlü içkileri Caipirinha. Lokanta olarak tavsiyem ise Marius Crustaceos. Biri et diğeri ise balık olarak iki farklı mekanı var. Diğer yerler ise Olympe, Confeitaria Colombo, Churrascaria Palace... Bir de Leblon’daki Jobi gibi ufak şeyler atıştırabileceğiniz Botequim’ler var. Parti ve eğlence için tura Lapa’dan başlamanız tavsiye edilir. Baronetti, Melt, Nuth Lounge, Rio Scenarium ve Fosfobox Rio’da aklıma gelen yerlerden bazıları. Ama bir gecenizi mutlaka Samba gösterisi için Platforma’ya ayırın.
Güvenli bir şehir mi?
Herhangi bir talihsiz olayla karşılaşmamak için göze batacak ve sizi kurban haline getirecek saat, yüzük veya son model telefonlarınızı yanınıza almayın. Değerli eşya ve pasaportunuzu otel kasanızda bırakıp, yanınıza yemek ve gezi için yeterli miktarda para, düşük limitli bir kredi kartıyla, pasaportunuzun fotokopisini almanız yeterli. Gezmeye çıkmadan önce gitmeyi düşündüğünüz yerler hakkında bilgi edinin ve kesinlikle yoksulluk, suç ve uyuşturucuyla birlikte anılan Favelalardan uzak durun.
Hediye ne alınır?
Kahve, Brezilya forması, Rio’ya özgü iddialı Carioca bikiniler ve cangalar. Rengarenk chitão’lar (basma) ve chita’lar (patiska) sizleri bekliyor. Ucuz hediyelik eşyalarınıysa
gün batımıyla plajlarda bulmak mümkün.