Lisede turizme gönül verdiğim günden bu yana yollardayım. Türkiye’nin neredeyse tamamı, yurt dışında da onlarca ülkede yüzlerce şehir...
Genelde tüm olumsuzluklara mantıklı bir açıklama bulma, hatalarıysa anlayışla karşılama gibi bir huyum var. Ama zaman zaman öyle şeylere rastlıyorum ki, ne açıklamak ne de anlayış göstermek mümkün. İki tane böyle taptaze vaka var sizlerle paylaşmak istediğim: Bu hafta Yunanistan vizesiyle sabırların sınanması, haftaya Meander Travel ile ilk ve son macera...
Geçtiğimiz ay Kuşadası’ndaki dostlarla sohbet sırasında, temmuz başı önce Samos’a sonra da ağustosta Sakız’a kaçalım diye düşündük. Sessiz, sakin plajlarda dinlenir, yer içer, eğlenir, döneriz dedik. Keşke demeseymişiz!
Türkler’e vize zulmü
Gidilecek yer Samos olunca, doğal olarak vize gerekli. Ortaya çıktı ki, ben hariç kimsenin yok. Acilen randevular alındı. Yunanistan vize başvurularını kabul eden aracı kurum VFS Global, Kuşadası’nda bir ofis açmış, evrak hazırlanıp, oraya teslim edilecek. Randevu tarihinde gidildi. Arkadaşın elinde dosya, içinde en üste VFS’nin internet sayfasından alınan evrak listesi, altında sırayla hazırlanmış belgeler. Yılların acentacı ve seyyahı olarak, hata olmasın diye kontrol ettim; fazlamız var, eksiğimiz yok, “Hemen verir, çıkarız” dedim.
Demez olaydım!
Görevli tarafından ödevini eksik yapmış ilkokul öğrencisi muamelesi gören arkadaşıma destek için konuya müdahil olup, “Sorun nedir?” dediğimde, “Bu listeyi nereden aldınız onu bilemem ama evrak eksik” dendi. “Sizin internet sayfanızdan” dediğimizde, “Güncellemeyi unutmuşuz o zaman” deyip, arkadaşın eline yeni bir liste tutuşturdu. “Bunları da tamamlayıp, yeni bir randevu alın, bir de feribot biletiyle
otel rezervasyonlarında adı bulunan herkesin pasaport ve vizesinin fotokopilerini getirin” diye ekledi. “Konsolosluğun listesinde bu yok ama” dediğimizde, “Ben söylüyorum şimdi” diye bir cevap aldık.
“Lâ havle ve lâ kuvvet” deyip, kraldan çok kralcı görevliyi bırakıp, çıktık. Eksikler tamamlandı, yeniden randevu alındı. İkinci seferde yoktum, vukuatsız geçmiş. Pasaport üç vakit sonra, sadece bir aylık vizeyle gelmiş. Dolayısıyla bizim ağustos ayındaki ikinci ada seferi, yani Sakız iptal oldu.
Bizim adalar daha çekici
Euro olmuş 5.35, Yunanistan vize vermekten imtina ediyor ve aracı kurum kraldan çok kralcı... Boş verin Yunan adalarını! Haydi gelin, bizim adalara gidelim!
Ege’de Gökçeada ve Bozcaada, Marmara’da Avşa, Marmara ve Prens Adaları aklıma gelenler...
Dil problemi yok. Vize derdi ve masrafı yok. Harcamalar, TL. Gidip, gelmesi kolay ve de ucuz. Gökçeada’yı detaylı anlatmıştım. Bozcaada ve diğerlerini de tez vakitte yazmak artık farz oldu.
“Gitmişken biraz da gezelim” diyenlerdenseniz, Pronto’nun temmuz ve ağustosta hem denizle doğa, hem de tarihi birleştiren ve Gökçeada, Bozcaada, Gelibolu
Yarımadası, Çanakkale, Assos ve Adatepe’yi içeren dört günlük kültür turları var. Bizim iki günlük Samos macerasında, kişi başı sadece pansiyon ve feribot maliyetinin 500 TL olduğunu düşünürseniz, ulaşım, rehberlik, girişler, akşam yemekleri ve dört yıldızlı otel dahil, dört günlük 950 TL’lik paket turların fiyatı oldukça makul...
Yunanistan kaybeder!
Son yıllarda Türkler’in gözdesi olan adalardaki Yunan acenta ve oteller, Türk turistleri çekmek için ellerinden geleni yaparken, nedense adalar için yoğun vize başvurusunun olduğu İzmir başta olmak üzere, Yunanistan Konsoloslukları tam tersi bir çaba içinde. Üşenmedim oturdum, daha önce Yunanistan’ın İzmir konsolosluğundan vize alan tüm eş, dost, tanıdık ve eski misafirleri aradım. Hepsi iş, güç ve konum sahibi insanlar, yıllardır fırsat buldukça hafta sonları yakın Ege adalarına kaçarlar. Daha önce 1-5 yıl arası süreli vize aldıklarını, ama son zamanlarda mülteci muamelesi gördüklerini söylediler. Ya birkaç aylık vize veriliyor ya da başvuruları reddediliyormuş.
Türkler tarafından en çok tercih edilen ikinci ülke olan ve yılda 1 milyondan fazla Türk’ün gittiği Yunanistan, her vize için 330 TL alıyor. Bu da yılda en az 330 milyon TL gelir demek ve vize süreleri kısaldığında, bu gelir katlanarak artıyor.
“Acaba mı?” diyor insan...