Derler ki Atina Kralı Kordos’un Androklos adında bir oğlu varmış. Cesur mu cesur, heyecanlı mı heyecanlı! Ege’nin karşı yakasını merak eder, oralara yerleşmek istermiş. Binmiş gemilerine ve düşmüş yollara kendi şehrini kurmak için karşı yakada. Amma velakin herkesin yaptığı gibi danışmak zorundaymış önce Delfi’deki Apollon Tapınağı kâhinlerine. Uğramış Delfi’ye ve sormuş nereye kuracağını şehrini. Kâhinler çekilmişler inzivaya. Döndüklerindeyse bir balık ve domuzun ona şehri kuracağı yeri göstereceğini söylemişler. Anlamamış genç prens ne anlama geldiğini bu cevabın ama düşmüş yollara. Günler sonra varmış Küçük Menderes’in denize kavuştuğu körfeze. Adamlarıyla çıkmış karaya, hem bir parça dinlenmek hem de biten erzakını temin etmek için. Ateş yakıp tuttukları balıkları kızartırken tavada, bir balık sıçramış tavadan, bir ateş kıvılcımı çalılara düşmüş. Çalılar arasında saklanan bir yaban
domuzu da başlamış kaçmaya. O an kâhinlerin söylediklerini hatırlamış Androklos ve düşmüş domuzun peşine. Tam öldürdüğü yerde de kurmuş kendi şehrini, Efes’i...
Apasas’tan Efes’e
Bir başka efsaneye göre ise Amazonlar kurmuş ilk kenti Arzawa krallığında, ‘tanrıça kenti’ anlamındaki ‘Apasas’ adıyla. Hitit kaynaklarında da adı geçen, Ayasuluk Tepesi civarında olduğu düşünülen bu efsanevi şehirden geldiği söylenir ‘Efes’ adının.
Binlerce yıla dayanan tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli roller üstlenir Efes. Doğu ile batı arasında önemli bir liman kenti, çağının en önemli politik ve ticaret merkezi ve Roma Dönemi’ne gelindiğindeyse Asya eyaletinin başkentidir.
Ege’deki ikinci felsefe okuluna ve antik dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’na ev sahipliği yapan, Aziz Paul’ün ünlü vaazlarını verdiği ve tek tanrı inancını anlattığı, Aziz John’un Meryem Ana ile geldiği ve üçüncü ekümenik konsilin toplandığı yerdir burası.
Türkiye’nin en geniş kapsamlı arkeolojik araştırması, 1863 yılında İngiliz mühendis John Turtle Wood’un dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nı bulmak amacıyla British Museum adına yaptığı kazılarla başlar ama sonrası gelmez.
Takvimler 1893’ü gösterdiğinde, Viyana Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Ordinaryüs Prof. Dr. Otto Bendorf, başvurur kazı izni için ve böylece Türkiye’nin en geniş kapsamlı ve en uzun süreli arkeolojik çalışması da başlar. 1898 yılına gelindiğindeyse, Efes kazılarını yürütebilmek amacıyla Avusturya Arkeoloji Enstitüsü kurulur.
1893’ten bu yana her yıl çoğunluğunu Avusturyalı, Türk ve Almanlar’ın oluşturduğu farklı ülkelerden 150’den fazla bilim insanının katılımıyla sürdürülen kazılar ne yazık ki, 2016 yılında tam da kazı sezonunun ortasında durdurulur ve kazı alanı boynu bükük kalır.
Antik şehir gezi rotası:
- Odeon/Bouleuterion
- Belediye Sarayı
- Domitian Tapınağı
- Yamaç Evler
- Trajan Çeşmesi
- Kuretler Caddesi
- Hadrian Tapınağı
- Skolastika Hamamı
- Aşk Evi
- Celsus Kitaplığı
- Mermer Cadde
- Tiyatro
- Liman Caddesi ve hamamlar
- Çifte Kiliseler
- Stadyum
- Vedius Gymnasium
Görülmesi gereken diğer yerler:
- Artemis Tapınağı
- St. Jean Bazilikası
- Yedi Uyuyanlar Mağarası
- Meryem Ana Evi
- Belevi Mausoleumu
- Ayasuluk Tepesi ve Kale
- Su Kemerleri
- Sütni Mağarası
- İsa Bey Cami ve Hamamı
- Şirince Köyü
Efes Opera ve Bale Günleri
Devlet Opera ve Balesi’nin kapalı gişe sahnelediği eserlerden seçilen bir açılış konseri, bir opera ve bir balenin Efes Antik Tiyatro sahnesinde sunulmasını içeren
İzmir Efes Opera ve Bale Günleri, 16-22 Eylül tarihleri arasında binlerce yıldır kültürün ve sanatın merkezi olmuş Efes’te sanatseverlerle buluşacak.
16 Eylül Cumartesi günü Gala Konseri var. Tulio Varas yönetimindeki İzmir Devlet Opera Orkestrası; Verdi, Puccini, Gounod, Offenbach, Donizetti ve Leoncavallo’dan arya ve düetleri seslendirecek olan İtalyan solistler Soprano Daniela Cappiello ve Tenor Gianluca Terranova’ya eşlik edecek.
19 Eylül Salı günü ise Mozart’ın ünlü operası ‘Saraydan Kız Kaçırma’, Yekta Kara’nın renkli rejisi ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin muhteşem müziği eşliğinde Efes’te.
Etkinlik, 22 Eylül Cuma günü İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği Shakespeare’in oyunundan Tchaikovsky’nin bestelediği ‘Romeo ile Jülyet’ balesiyle sona erecek.