Son birkaç aydır pek bir keyifsizdi. En son İstanbul’a gittiğimizde eski dost Fazıl ilgilendi. Bir hafta her gün Fazıl’a götürdük. Serum takıldı ve ilaçları verildi. Takip eden hafta evde devam ettik ilaçlarına. Kendini toparlamasını bekledim, Kuşadası’na geri götürmeden önce. Dönüş yolu boyunca arka koltukta “Neden bu kadar kaldık ki bu yaban ellerde?” diye söylendi durdu bana.
Ama evine döndüğüne pek bir mutluydu. Bizi yine kapıda karşılamaya başladı, eskisi gibi iştahla olmasa da yemeklerini düzenli bir şekilde yiyordu. Koltuğun kendine ait köşesinde televizyon seyredip, balkonda güneşlenmeye de geri dönmüştü.
Değerleri yüksekti
Ama tam iki hafta önce bir gün oturduğu yerden kalkmakta zorlandı. Sonraki gün yürürken sendeleyip olduğu yere oturdu. Önce ne olduğunu çözemedik. Yorgundur sıcaklardandır dedik. Ama bir gün sonra bu kalkamamalar, sendelemeler arttı. Gözlerinde şaşkınlıkla karışık bir korku ile gözümüze bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hemen tüm tahlilleri yapıldı. Şekeri ve karaciğer değerleri yüksekti. Hemen tedaviye başlandı. Diyet yemeklere başlandı. Tüm itirazlarına ve söylenmelerine rağmen ilaçlarını içirmeye devam ettik ama her gün gözümüzün önün de erimeye başladı. Önceleri bizi kırmamak için bir şeyler yemeye çalışıyordu. Sonra tamamen yemeden içmeden kesildi. En sevdiği şeyleri dahi yemek istemiyordu. Yanımızdan ayrılmayan Zarife Hanım, artık yalnız kalmak için elinden geleni yapıyordu. Neredeyse gününün tamamını yatarak geçirmeye başlamıştı.
Hiç başını eğmedi
Evet huysuz ve yaşlıydı Zarife Hanım. Sabahın köründe kalkar, kahvaltısı hazır değilse ortalığı birbirine katardı. Yalnız kalmayı hiç mi hiç sevmez, her seyahat sonrası saatlerce onu evde yalnız bıraktığımız için söylenip dururdu.
Ama bir aşiret kızı olarak hep gururluydu, hiç başını eğdiğini, olayları kabullendiğini görmemiştik. Dolayısı ile onu bu halde görmek içimizi parçalasa da ona belli etmedik.Geçtiğimiz Pazar günü eve döndüğümüzde kapıda karşıladı bizi Zarife Hanım, her zamanki gibi söylenerek, sonra geldi her zamanki gibi ortamıza oturdu koltukta.
Sessizlik çöktü
Bir müddet sonra ise balkona çıktı. Arkasından gittim, gözlerini denizin uçsuz bucaksız maviliğine dikmiş seyrederken zor nefes almaya başladı. Hemen doktorunu aradık. Onu götürmek için hazırlık yaparken dayanamadı yaşlı kalbi Zarife Hanım’ın. Gözleri engin denizlere bakarken yavaşça kapandı ve bizleri bir başımıza bırakıp gidiverdi.
Evimize sessizlik çöktü.