Üç şeyin israfı beni rahatsız eder kendimi bildim bileli. Zaman, gıda ve bilgi. Zamanın israfı konusunu şimdilik ilerleyen haftalara bırakalım ve güncel iki konuyu konuk edelim bu hafta bizim köşeye.
İlk konu geçen haftanın devamı esasında. Metro Türkiye bünyesindeki Gastronometro ocak ayında şef ve sektör profesyonellerine yönelik, gıda israfına karşı hassasiyetinin artırılması amacıyla, ilk kısmı çevrimiçi, devamı ise Gastronometro’nun mutfağında uygulamalı olarak yapılan eğitimler başlatmıştı. Gıda Atıklarıyla Mücadele Mutfak Atölyesi de bu projenin bir parçasıydı.
Bu hafta, işte bu atölye çalışmasında, Gastronometro’nun eğitmen şefleri sevgili Murat ve Emrecan’la beraber, pek çok mutfakta atık kabul edilen malzemelerle yaptığımız, birbirinden güzel yemeklerden oluşan menüyü paylaşacağım sizlerle.
‘Gıda Atığının Önüne Geçme’ menüsü
Atölye çalışmasında normalde atık kabul edilen malzemeler ile yaptığımız menü basit ama bir o kadar da lezzetliydi.
- Balık Kroket
- Yoğurt Kıtırı, Ot Yağı, Kişnişli Yoğurt Kreması
- Çipura
- Mercimek Yahni, Atık Sebze Sos, Kuru Miso
- Turunç Ekmek Tatlısı
- Aqua Faba Beze, Sütlaç Kıtırı, Portakal Kabuğu Şekerleme
Balık Kroket: Farklı nedenlerle kullanılamayan balıklardan yapılan balık köftesine; normalde kullanılamayan taze otlardan yapılan bir aromatik yağ, beklemiş yoğurtlardan yapılan Kişniş kreması ve bu yoğurdun suyundan elde edilen yoğurt kıtırı eşlik etti.
Çipura: Sos, sebze çöpleri ve artıklardan; Kuru Miso, balık üzerinden sıyırılarak, belirli işlemlerden geçirildikten sonra kurutularak hazırlanan Miso püresinden yapıldı. Mercimek yahnisinin özelliği ise sıfır miktarda atık oluşturması.
Turunç Ekmek Tatlısı: Bayat ekmekler ve turunç şerbeti ile hazırlanana tatlıya, konserve nohutların sularından yapılan Aqua Faba beze, kalan sütlaçlardan yapılan sütlaç kıtır ve sıkılan portakalların kabuğundan yapılmış portakal şekerlemesi eşlik etti.
İlgilenenler benzer pek çok tarifi www.gastronometro.com.tr adresinde bulabilir.
Bir kitap
Yarın tarihi Ahrida Sinagogu’nda, İstanbul kültür tarihinin önemli kaynakları arasında yer alacağından emin olduğum bir kitabın imza günü var.
1943’te İstanbul’da doğan, eğitiminin ardından 1969’da Aşkelon’a yerleşen, Balatlı doktor Yosef Sevi’nin, önce Balat’ta sonra sırası ile İstanbul’un çeşitli semtlerinde ve İsrail’de geçen acı, mutluluk ve hüzünle dolu serüvenini; meslek aşkını, çocukluğunun cennet’i Balat’a duyduğu derin özlemi anlattığı kitabı ‘Balat’tan Aşkelon’a, Bir Zamanlar Kozmopolit Balat Anıları’nı okurken, kendinizi bir anda kökenleri farklı insanların kardeşçe, hayatı paylaşarak, dostça yaşadığı eski Balat’ta buluvereceksiniz.
Unutmadan, Dr. Sevi’nin bir diğer uğraşı ise eski İstanbul evlerinin maketlerini yapmak. 2019’da Tel Aviv’deki Türk Kültür Merkezi’nde bir sergi de açan Dr. Sevi’nin maketlerinden örnekleri imza gününde de görmek mümkün olacak.