Cüneyt Sadıç

Cüneyt Sadıç

csadic@destinationsforever.com

Tüm Yazıları

Bu hafta bir başka konuda araştırma yaparken ‘Alman Seyyahların Gözüyle İstanbul’da Sosyal ve Kültürel Hayat’ başlıklı Koray Demiray’a ait bir yüksek lisans tezine rastladım. Alman seyahatnamelerinden örneklerin incelendiği tez 19.yy İstanbul’una dair oldukça ilginç bilgiler içermekte. Tezin tamamını buraya konuk etmek mümkün olmadığından, İstanbul’a doğulu karakteri veren ve en çok ilgi çeken yapılar arasında yer alan Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı ile ilgili Alman seyyahların notlarını paylaşmak istedim sizlerle. Tezin tamamına Ulusal Tez Merkezi’nden ulaşmak mümkün.

Haberin Devamı

İyi okumalar...

ALMAN SEYYAHLARIN GÖZÜYLE ÇARŞILAR

Kapalıçarşı

“Sonunda Büyük Çarşı’ya doğru yolculuk ediyoruz. Tüm semte yayılmış, üstü çatılarla kaplı sokaklarının ve caddelerinin kalabalığıyla Büyük Çarşı kendini gösterdi. Dokuz yerden ona giriş yapılabiliyor. Dükkanlar, nişler, barakalar yoğun bir şekilde yan yana dizilmiş, birbirlerini aralıksız takip ediyorlar.

Devasa bir panayır kalabalığı. Her şey burada satışa çıkarılmış. Daha ziyade ne çıkarılmamış ki sormak lazım. Türkler, Rumlar, Yahudiler, Ermeniler ve İranlılar dünya üzerinde bulunan her türlü eşyanın ticaretini yapıyorlar. Dikkate almaya değer olmayan cicili bicili şeylerden pahalı hazinelere kadar ‘Binbir Gece’den çıkmış gibi. Sokaklarla dolu bu labirentte güler yüzlü rehberlerimiz olmadan çıkış yolunu zor bulurduk. Alışveriş esnasında onlar olmasaydı, kesinlikle ses kepazeliğinden kulağımız delinmişti. Onların yardımıyla biraz alışveriş yapıldı. Muhtemelen her birimiz en azından bir tane ‘kaynağından edinilmiş’ fesi yanımızda götürüyoruz.”

Gotthold Schulz-Labischin, Die Sängerreise der Berliner Liedertafel nach dem Orient: (Bukarest, Konstanza, Konstantinopel, Smyrna, Athen, Saloniki, Budapest) 28. April bis 15.Mai 1908 (1908)

ALMAN SEYYAHLARIN GÖZÜYLE ÇARŞILAR

Mısır Çarşısı

“Merkezdeki Büyük Çarşı dışında güzel bir cami olan Yeni Cami veya Valide Cami’nin yanında Mısır Çarşısı yer alır. Keza onun gibi üstü kapalıdır ve özel ilgi çeker. Burada sadece baharatlarla doğal ilaçlar görülür ve satıcılar birkaç istisna dışında Türk veya Arap’tır. Merkezdeki Büyük Çarşı’nın içinde görece güçlü şekilde temsil edilen Fransız veya İngiliz ürünlerinin imalatı burada hiç yapılmaz. Maşallah ve diğer dini vecizelerle, gemi illüstrasyonlarıyla, devekuşu yumurtası ve tuhaf kuş kafesleriyle süslenmiş satış yerleri vardır. Kusursuz bir Doğu. İhtiyaç duyulduğunda eczacılardan, boyacılardan, parfümerilerde satışa sunulan ürünlerin hepsi burada bulunur. Bilhassa teknologlar türlü türlü şey arasından onlara ilginç gelen şeyleri bulurlar. Sandal ağacı ve kokulu sandal ağacı, demirhindiler, tırnaklara sürülen kına rengi, kehribar, boraks, en iyisinden gülyağı, tüm baharatlar ve renkli keresteler, balmumları, İranlıların ve Hintlilerin en nadide ürünleri burada satılır. Doğu’daki parfümler sadece çeşitli değiller, aynı zamanda sinirleri de güçlü bir biçimde etki altında bırakırlar. Birinci seviyede ise dünyaca ünlü ‘attargül’ yer alır. Hakiki bir damlası, onunla ıslatılmış kumaşın yıllar boyu güzel kokulu kalması için yeterlidir.”

Haberin Devamı

Moritz Busch, Die Türkei-Reisehandbuch für Konstantinopel: sowie die Untere Donau, Rumelien, Bulgarien, Mazedonien und Albanien (1881)