Aşıklı Höyük’ten sonra sıra bugün Aksaray’da... Tarihi günümüzden 10 bin 500 yıl öncesine uzanan şehrin ilk adının eski Hitit metinlerinde de anılan Nenessa olduğu sanılmakta... Sonrasında Garsaura ve Archaleis adlarıyla bilinen yerleşim Anadolu Selçukluları zamanında ‘Zafer Yurdu’ anlamına gelen Dârüzzafer olarak da anılmış.
Cumhuriyet öncesinde Konya’ya bağlı bir sancak, 1920 yılında ise vilayet olan Aksaray, 1933 yılında ilçe yapılarak Niğde’ye bağlanır. 56 yıl sonra 1989’da yeniden il olan Aksaray, bugün dünyaca ünlü bir turizm merkezi.
Doğal güzellikler
3 bin 268 metre yüksekliği ile Hasan Dağı, bölgenin Erciyes’ten sonraki en yüksek dağı ve Kapadokya’ya şeklini veren üç volkandan ikincisi. Zirvedeki manzara ise muhteşem.
İki de göl var Aksaray’da. Tuz Gölü, Ankara, Konya ve Aksaray’ın kesiştiği noktada yer alan ve tuz ihtiyacımızın neredeyse yüzde 50’sini karşılayan, ülkemizin ikinci büyük gölü.
Diğeri ise kalp şeklindeki krater gölü, Narlı Göl. Romatizma ile sedefe iyi geldiğine inanılan göl, Kapadokya’nın tam ortasında, fotoğrafçıların ve kampçıların gözdesi.
Tarih öncesi yerleşimler
Tarihte bilinen ilk beyin ameliyatlarının yapıldığı Aşıklı, kalekent modeli bir mimariye sahip Güvercin Kayası, Aşıklı’nın hemen yanındaki Musular ve Anadolu’nun 4 bin yıl önce gözde maden üretim merkezi Acemhöyük, Aksaray sınırları içinde bulunan önemli tarih öncesi yerleşimler.
Hristiyanlık dönemi
Hristiyanlık tarihinde önemli rol oynayan, 14 kilometre uzunluğunda ve derinliği 120 metreyi bulan Ihlara Vadisi ise uluslararası bir üne sahip. Vadideki 105 kiliseden 14’ü ziyarete açık. Ihlara Vadisi’nden çıkanları karşılayan iki katlı Selime Katedrali, Kapadokya’nın en büyük katedrali.
Adını, M.S. 3. yy’da yaşamış bir Romalı komutan Aziz Mercurius’tan Aziz Mercurius Yeraltı Şehri Gülağaç’ta. Yedi katlı olan şehrin üç katı ziyaret açık. 20 mezarın bulunduğu kilisesi ise bir katedral büyüklüğünde... Gülağaç’ta bulunan ve bugün üç katı gezilebilen bir diğer yeraltı şehri ise Saratlı Kırkgöz Yeraltı Şehri.
Bu arada Güzelyurt’a mutlaka yeterli zaman ayırın, görülecek çok yer var. Theodosius tarafından Aziz Gregorius Theologos adına 385 yılında inşa ettirilen kilise bu yerlerden sadece biri.
Bir de Helvadere köyündeki 6. yy’dan kalma, zamanında bölgenin en büyük askeri merkezlerinden biri olan Mokissos Antik Kenti var mutlaka görülmesi gereken.
Şehir merkezi
12. yy’dan kalma Ulu Cami, Türkiye’deki en güzel Selçuklu Mimarilerinden birine sahip. Karamanoğlu Beyliği döneminde, 14. yy’da inşa edilen Zinciriye Medresesi, kentin eski yapılarından birisi. Eğri Minare ise şehrin sembollerinden.
Anadolu Selçuklu kümbetleri ve peri bacalarından esinlenilerek inşa edilen Aksaray Müzesi’nde Aşıklı Höyük, Musular, Güvercinkayası ve Gelveri, Acemhöyük kazılarında çıkan eserlerin yanı sıra Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Anadolu Selçuklu Dönemleri’ne tarihlenen 15 binden fazla eser sergileniyor.
Aksaray sınırları içinde iki tane de önemli kervansaray bulunuyor. İlki 13. yy Selçuklu Dönemi eserlerinden olan dünyaca ünlü Sultanhan, diğeri ise Ağzıkarahan...
Ne yiyelim, nerede kalalım, ne alalım?
Aksaray’a gitmişken bamya çorbası, Aksaray tava, mantarlı bulgur pilavı, çiğleme, dolaz ve mutlaka coğrafi işareti alınan Eşmekaya Yoğurdu’nu tadmadan dönmeyin.
Aksaray bölgesi Selçuklular’dan bu yana halıları ile bilinmekte. Stilize edilmiş bitkiler ve geometrik motiflerle dokunan göbekli Taşpınar halılarında kullanılan ana renkler ise lacivert, kırmızı ve beyaz. Güzelyurt’un çömlek ve çinileri, Gülağaç’ın sele sepeti, Saray helvası, köpük helvası ve coğrafi işareti alınan kabak çekirdeğini de alınacaklar listenize ekleyin.
Nerede kalalım diyorsanız, aklıma ilk gelen yıllardır severek kaldığım Ağaçlı Otel. Ancak bu son gidişimde kaldığım yeni açılan Nenessa Hotel’i de özelikle merkezi konumu nedeni ile listeme ekledim. Ebulfeyz Elçibey Caddesi’ndeki Kardeşler Restoran lezzetli yemekleri ve düzgün servisi ile listeye eklenen bir diğer yer oldu.