‘Çalışmayı her zaman sevdim’

Şimdiye dek birçok reklam filminin yanı sıra geçtiğimiz sezon ‘Kırmızı Oda’ dizisinde canlandırdığı Narin karakteriyle hatıralara kazınan Aylin Paksoy, bir yandan İstanbul Üniversitesi’nde öğrenimine devam ediyor bir yandan da çeviri işiyle ilgileniyor. Oyuncu, çocukluğunu, ailesini, mesleklerini ve hedeflerini anlattı.

Sizi yakından tanıyabilir miyiz?

Bana her zaman çok şanslı olduğumu hissettiren bir ailede büyüdüm. Her konuda desteklerini hep hissettim ve hissediyorum. Bursalıyım, Bursa’da doğdum. Annem St. Peterburg’lu, dolayısıyla çocukluğum Türkiye ve Rusya arasında seyahat ederek geçti. İki yıl ailemle Moskova’da yaşadım. İki kültürün değerlerini görerek ve bilerek yaşamak bana çok şey kattı. Ailem Bursa’da yaşıyor. İlkokul ve lise hayatım orada geçti. Çocukluğumda yazlarımı Rusya’da Jdani köyünde geçirdim. Bursa’daysa Kavakdibi köyünde. Yazlarım hep hayvanlarla bir arada, bahçelerde koşuşturarak geçti. Hâlâ o günlere büyük bir özlem duyuyorum, ancak insan büyüdükçe hayattan beklentileri de değişiyor. Bursa’yı çok seviyorum ama İstanbul’un benim için yeri başka...

Geçtiğimiz sezon ‘Kırmızı Oda’ dizisinde hayat verdiğiniz Narin karakteri ile çok konuşuldunuz. Sonrasında hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?

Açıkçası bu kadar değişiklik beklemiyordum. Eğitimim devam ederken bu teklif geldi. Narin karakterini çok sevdim. Güzel sahneler çektik. Aylin ve Narin bütünleşti. Sonrasında yaşananlara, daha doğrusu hıza ben de adapte olmaya çalışıyorum. Biraz çorap söküğü gibi bir durum. Çok fazla teklif geldi.

Bundan sonrası için planlarınız nedir?

Menajerimle bu kariyerin uzun vadeli planlarlar ile yürütülmesi konusunda hemfikir olduk. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde eğitimim devam ediyor. Ne yapacağıma karar vermek konusunda gelecek teklifin niteliği benim için çok önemli. İyi bir teklif, beni benden alacak bir proje gelirse buna göre bir yol çizeceğim. Çalışmayı her zaman çok sevdim. Akademik hayatım, çevirmenlik ve oyunculuk kariyerim… Hepsi ayrı ayrı çok kıymetli ve birbirlerini besliyor. Çok şanslı hissediyorum.

Hedefiniz nedir?

Oyunculuk, hayatımda aşkla baktığım çok özel bir nokta. Hedefim çok iyi bir oyuncu olabilmek. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Yapmaya da devam ediyorum. Her başarı, büyük çaba ve fedakârlığı beraberinde getirir. Bunun fazlaca farkındayım. Bu sektörde iyi bir insan olarak kalıp, çok iyi bir oyuncu olabilirsem hedefime ulaşmış olacağım.

20’ye yakın reklam filminde yer almışsınız. Bu kulvarda devam edecek misiniz?

Evet, çok fazla reklam filminde yer aldım. Ama artık profesyonel oyunculukta kırılma noktasındayım. Dolayısıyla reklam kulvarını azaltacağım ama bırakmayacağım. Daha az, biraz daha seçerek reklamlarda yer alacağım.

‘Çok şanslı bir çocuktum’

Çevirmenlik kariyerinizden bahseder misiniz?

Ailemin ilk çocuğuyum. Her zaman benimle çok ilgili ebeveynler oldular. Bu anlamda çok şanslı olduğumu biliyorum. Bugün olduğum kişide emekleri o kadar büyük ki... Edebiyat da hayatıma annemin küçüklüğümde her gece okuduğu masallar, rahmetli babaannemin anlattığı hikayelerle girdi. Bu masallar olmadan uykuya daldığım tek bir gece bile hatırlamıyorum. Kitaplara olan aşkım da böyle doğdu. Edebiyatla bir arada büyüyen bir çocuk olmak beni bugün de edebiyata ilgili, edebiyata meraklı bir birey yaptı. Okuduğum filoloji, eleştiri ve dramaturji bölümleri de bunu perçinledi. Annem nedeniyle ana dillim yalnızca Türkçe değil; aynı yetkinlikte Rusça da konuşabiliyorum. Bunun da çevirmenlik hayatımda büyük bir etkisi oldu. Biri basılmış diğeriyse hazırlanmakta olan iki çeviri kitabım var. Hikaye ve makaleler de çevirdim.