07.06.2024 - 12:25 | Son Güncellenme:
TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 13 Nisan-10 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin üçüncü durağı Bursa oldu. Festival kapsamında Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki gerçekleştirilen söyleşiye Selma Güneri, Yusuf Sezgin ve Ahmet Mekin konuk oldu. Yeşilçam'ın dev isimleri, meslek yaşamlarının ilk yıllarını ve dünden bugüne Türk sinemasını konuştular.
"YÖNETMEN KAMERANIN YANINDA OLMALI"
Herkesin kendisine 'Ahmet Abi' diye hitap etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Mekin, 1956 yılında girdiği sinemada çok ilkel şartlarda çalıştıklarını söyledi: Sinema disiplin, sağlam bir vücut ve sağlam bir kafa yapısı istiyor. Yetenek de çok önemli ama işinize ve çalışanlara saygı duyarsanız, kendinize saygı duyarsanız başarılı olursunuz.
Yeni dönem sinema ve setlerdeki çalışma şartları üzerine görüşlerini de aktaran usta sanatçı, "Ben yönetmenin sette olanıyla çalışmak isterim. Yönetmen oyuncuyla diyalog halinde olmalı., göz teması kurmalı. Günümüzde yönetmenler ayrı bir odada, monitör önündeler, oradan sesleniyor bize. Kulaklıkla asistanına, o ikinci asistana, üçüncü asistan söylüyor derken ben çıldırıyorum. Yönetmen kameranın yanında olmalı, oyuncu hissetmeli. Yönetmen benimle göz temasında olmalı" şeklinde konuştu.
"OYNADIĞINIZ ROLÜ KALPTEN HİSSETMELİSİNİZ"
Meslek hayatında hep iyi işler seçmeye çalıştığını belirten Selma Güneri, "Sinema bambaşka bir iş, ciddiyet isteyen bir iş. Kamera önünde ruhun bedenle buluşması müthiş. Boyanıp, süslenip kamera karşısına geçip oynayabilirsiniz ama bu yapay bir oyunculuk olur. Seyircinin o duyguyu kalpte hissetmesi için siz de kalpten hissedeceksiniz. Kalbinizden de gözlerinize gelecek ki seyirci de gözlerinden alacak duyguyu” açıklamasını yaptı.
"ANNESİ EVLENMEMİZE KARŞI ÇIKTI"
Büyük aşk yaşadığı Selma Güneri ile tanışmalarını ve 1966 yılında evlenme hikayelerini anlatan Yusuf Sezgin, "Selma'nın annesi evlenmemize karşı çıktı, Türker İnanoğlu bize destek oldu ve yıldırım nikâhıyla evlendik. Evlendiğimizin ertesi günü ikimiz de ayrı ayrı setlerde film çekimine gittik. Yılda 250 film çekiliyordu. O dönemin zor şartlarında yılda 250 film çekmek müthiş bir olay. Her hafta başka filmler gösterime giriyordu” ifadelerini kullandı.