Sıkça, beraberinde getirdiği itirazlarla, yeniden gündeme geliyor bu sonradan uydurma söylem! Siyasiler, inatla bunu bir deyim haline getirmeye çalışıyor. Tiyatrocular da bıkmadan, usanmadan itiraz ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin manşetine sıçradığını görünce, ‘tiyatro’nun sahtekârlık, düzenbazlık ve yalancılık gibi kelimeleri karşılamak için kullanılamayacağını, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık biz de... Mevzu anlaşılmış mıdır? Hiç sanmam! Bunu anlayabilmek için, önce tiyatronun anlamını herkesin kendi hayatında bulması gerekir. Belli ki daha çok karşımıza çıkacak; siyasilerin hile ve riyasına karşılık olarak kullananlar... Olsun, bıkıp usanmadan anlatırız biz de...
KarıştırmamalıTiyatrocuların, ‘tiyatro’ kavramını, sahtekârlık, düzenbazlık, dolandırıcılık gibi durumları tarif etmek için eş anlamlı olarak kullananlara itirazı, bir alınganlık ya da yeni yetme tabirle ‘duyar kasmak’ değil. Memleketin her alanına sinsice yayılan ‘dezenformasyon’ halini önleme çabasıdır. Her kavramın içini boşaltarak, anlamını kaydırarak ve kasıtlı cahilleştirme gayretine bir itirazdır. Yoksa, mesela bir dizide hemşire rolü, kötü karakterli çizildi diye ayaklanan ve bir kişiye ait kişilik özelliklerini üzerine alınan meslek gruplarının tepkisiyle
karıştırmamak gerekir.
Cehalet için endişe“Ne oyunlar döndürülüyor”, “Ne filmler çevriliyor” ya da “Trajik-komik bir olay” filan diyenlere itiraz eden yok farkındaysanız. Hatta bir zamanlar, yani siyasilerin tiyatroya sıkça gittiği, hatta bizzat bakanların çeviri yaptığı dönemde, ‘Vodvile döndü’ gibi deyimler de kullanılırdı bazı dalavere durumlar için... Tabii o zaman insanlar, oyun türleri hakkında da bilgiliydi. Bugün gösteriyle tiyatroyu, komiklikle komediyi bile ayırt edenler azınlıkta muhakkak. Oyun, tür vs. gibi benzetmelere değil, bir genel başlık olarak ‘Tiyatro’ ana sanat dalının kullanılmasına itirazımız.
Tıpkı, “Sinemaya döndü burası” demenin abesle iştigal olduğu gibi, “Bitsin bu tiyatro” gibi başlıkların da yerli yersiz kullanılmasının körüklediği cehalet için endişe belki de... Tıpkı, abuk subuk konuşana “Felsefe yapma” denmesindeki cahil benzetme gibi... Bugün, felsefe okumaya kalkan
gençlere ailelerin itirazına
şaşırmamak gerekli!
Hayatın içindenTiyatro, pek çok şeydir ama asla bir ‘yalan’ değildir. Tam tersi, gerçekleri anlatmak içindir. Sahtekârları konu alır, çünkü bu duruma karşıdır. Her şeyi yapar, ama seyircisini aldatmaz. İzleyici karşısındaki oyunu gerçekten orada yaşanıyor sanmaz. Karşısında anlatılan hikayedeki her şey aslında hayatın içindendir, gerçektir ve sahidir, bunu bilir. Tiyatronun amacı, seyirciyi kandırmak değil, inandırmaktır. ‘Kandırıkçı’ oyuncular zaten kötü oyunculardır. Tiyatro, bir siyasinin ahlaksızlığını anlatabilir ama kendi ahlaksız değildir, siyasi hırsızlığı gözler önüne serer ama bahsi geçen siyasi gibi kimsenin parasını çalmaz, tersine halkı, parasını çaldırmamak konusunda uyarır. Kısaca, “Bırakın tiyatroyu, gerçekleri söyleyin!” gibi çıkışlardaki kullanımın tam tersi olan şeye, tiyatro denir. Ve müsaadenizle, bunca tiyatrocu bu kullanıma itiraz ediyorsa, ısrar etmek yerine,
bir durup, “Vardır bir bildikleri” demek gerekir.
Bu kadar tiyatro, oyun, oyuncu ve komedi demişken bir de haber size; Ukrayna’nın yeni devlet başkanı, yüzde 73.2 oyla geçtiğimiz sene siyasete atılan komedyen Vladimir Zelenskiy oldu. Aslında devlet başkanı olma hikayesi epey ilginç... Her şey dört sene evvel
‘Halkın Hizmetkârı’ adlı diziyle başlar. Rol gereği, yolsuzluklara karşı yaptığı bir konuşması internete düşünce, halk kahramanına dönüşen ve sonunda ‘Devlet Başkanı’ olan bir lise öğretmenini canlandıran Zelenskiy, dizi senaryosunu gerçek hayata taşıdı. Geçtiğimiz sene yapımın adını vererek kurduğu ‘Halkın Hizmetkârı’ partisiyle ünlü komedyen, Ukrayna Devlet Başkanı oldu. Kısaca, diziydi ve gerçek oldu. Eh, şimdi Ukrayna’da muhalifler “Bırak artık komediyi” der mi bilmem ama halk, “Hadi biraz güldür yüzümüzü” demiş olmalı.