Delice bir iş!
Lise öğrencileriyle sıkça görüşüyorum. Oyunculuk eğitimi ve mesleğiyle ilgili pek çok yanlış bilgi olduğunu görüyorum. Bugün çok kısaca gözlemlerimi paylaşmak ve oyunculuğa niyetli olanların kendini sorgulamasına vesile olmak istiyorum. Ben, oyunculuk eğitimi için karar vermeye çalışan gençleri kabaca üç kategoride görüyorum;
- Akademik olarak lise eğitimindeki temel dersleri çok parlak olmayıp, kendine çıkış yolu olarak oyunculuğa merak salanlar, ki çoğunluğu bu grup oluşturuyor. Ailelerinden desteği de en çok yine bu kategorideki gençler görüyor. “Nasılsa öyle çok parlak bir yer kazanamaz, bari oyunculukta şansını denesin. Hiç değilse bir diploması olur” mantalitesindeki aileler, çocuklarından bile daha hevesli davranıyor. Bu gruptaki öğrenciler, ‘eğlenceli, sosyal, neşeli, sinemaya gitmeyi seven, masa başında çalışmayı sevmeyen ve arkadaş çevresinde popüler’ gençler genellikle... Eğer siz de şu ana kadar yazdığımı okuyup, “Hah işte ben” ya da “Tam da benim oğlanı-kızı tarif ediyor” diyorsanız büyük bir hata yapmak üzeresiniz.
Televizyon dizilerinde işini hasbelkader tutturup, epey para kazanan birkaç istisnai örneğe bakıp, “O olmuş işte” diyorsanız, hemen bir Milli Piyango bileti almanızı öneririm çünkü istatiksel olarak büyük ikramiyeyi kazanma şansı daha yüksek. Ve emin olun, beni yanıltıp bu şekilde para kazansanız bile mutlu olamazsınız. Çünkü oyunculuk, sizin tarif ettiğiniz eğlenceli ve uçarı bir meslek değil, tersine çok acımasız koşullarda çalışma isteyen, ego zedeleyen, can acıtan ve bu acıdan zevk alanların yaptığı delice bir iş. İyi düşünün!
- Aslında kalben oyuncu olmak isteyip, dersleri iyi olduğu için “Önce bir normal bölüm -ne demekse artık normal bölüm- oku da, sonra nasılsa bunu yaparsın” diye aileleri tarafından isteği onaylanmayanlar... En acı çekenler bu gruptakiler, çünkü hayatları boyu içlerinde bir ‘acaba’ taşımanın yükü altında kalacaklar. Derslerinde başarılı olmanın, yani yapabildiklerinin cezasını çekecek onlar. Hayır, sonra da yapamayacaklar ve ertelenmiş hayallerle yaşayacaklar.
Gözlemim odur ve kendimden biliyorum ki, üniversitede istediği gibi bir bölüm kazanabilecek olan bir genç, yine de oyuncu olmak istiyorsa, mutlaka yeteneği ve oyunculuk sevdasına dair büyük bir sezgisi vardır. Ailelere, sonradan suçlanmaya maruz kalmamaları için gölge etmemelerini tavsiye ederim.
Ayrı şeyler...
- Kayıtsız şartsız isteyenler, genellikle kendiyle ve yaşamla ilgili bir derdi olan, çocukluktan itibaren oyunculuğu kafasına koymuş olanlardır. Bu gruptakiler için “Şöyle olursa, böyle yaparım” gibi stratejiler ya da oluşması gereken şartlar yoktur. Hedefe kilitlenmişlerdir ve yollarından döndürülmeye çalışılırsa, hayatları boyu sorunlu olma eğilimi taşırlar. Onlar için kendilerini gerçekleştirmenin ve ifade etmenin tek yolu sanattır. Özgür bırakın.
Gençler, ‘görünür olmak’, ‘popüler olmak’ istemekle, ‘oyuncu olmayı’ istemek, çok ayrı şeylerdir. Popüler olmak için oyunculuk seçenlerin çok büyük çoğunluğu, uzun vadede hayal kırıklığı yaşar. Deneyimleyip, kendinizi dinleyip, iyi karar vermek için acele etmeyin... Sevgiyle....