Okullar pazartesi günü açıldı ve çoğu anne-baba, hatta belki onlardan fazla büyükanneler, kocaman bir “Oh!” çekti. Bu tatil aslında lise çağındaki öğrenciler için yorgunluk atmak, sınav streslerinden biraz kopmak açısından iyi bir uygulama. Üstelik,
14 yaş üzeri lise öğrencilerini evde yalnız bırakmak da mümkün olduğu için, aileleri de çok yoran bir süreç haline gelmiyor. Ancak, küçük çocuklu aileler, bu sene ilk defa uygulanan bu ara tatil haftası sebebiyle, epey zorlandı. ‘Büyükanne formülü’ olanlar şanslıydı kuşkusuz. Elbette, bu tatil torunların bakımını üstlenen aile büyükleri için de ayrı yorgunluk oldu. Ama hiçbir yardım ve tatil imkanı olmayan, üstelik çalışan ebeveynler için gerçekten sıkıntılıydı geçtiğimiz hafta...
‘Avrupa’da böyle’
Burada tartışılması gereken ara tatilin iyi olup olmadığı değil; okul dışı dönemin aileyle çocuklar için nasıl uygun ve yararlı hale getirileceği? Ailelerden çok fazla şikayet geldi bu ara tatille ilgili ama MEB’in cevabını tahmin etmek güç değil: “Avrupa’da yıllardır böyle”! İşte tam da bu noktada başlıyor zaten sıkıntı... Evet, doğru Avrupa’da yıllardır ara tatil var ve aileler bir şekilde düzenlerini kurmuş. Keşke MEB, Avrupa’dan örnek aldığı tatil uygulamasıyla birlikte, tatillerde çocuklara tanınan imkanları da örnek alsaydı.
Avrupa ülkelerinde, devletin ve belediyelerin de tatiller için destek programları var. Biz, tersten başladığımız için, yani, her zaman olduğu gibi hiçbir hazırlık yapmadan uygulamaya geçtiğimiz için perişanlık yaşandı.
Uygun ortam gerekiyor
Oysa, örneğin Fransa’daki gibi, tatillerde ailelerin küçücük çocuklarını bile bıraktığı, çok uygun fiyatlı, sabahtan akşama süren, etkinlik alanları kurulmuş olsa, hatta hiç maddi imkanı olmayan ailelere bu gibi faliyetlere çocuklarını gönderebilmeleri için tatil parası verilse ve bunlar önceden planlanmış olsa da tatile öyle girilse, sıkıntılar bir nebze hafifler. Bir de hatırlatmak isterim ki Avrupa’da yetişkinlerin yıllık izni beş hafta! Yani anne-baba kendi arasında paslaştığında, çocuğuyla izin yaparak bile geçirebiliyor bu dönemi... Demem o ki, bir uygulama ithal ediliyorsa, bunu paket program olarak yapmak gerekir. Mesele tatilde değil. Eğer uygun ortam sağlanırsa, bu ara vermeler elbette çok faydalı ve keyifli hale dönüşebilir.
Önümüzde nisan ayında bir ara tatil daha var, dilerim o zamana kadar, Milli Eğitim Bakanlığı da belediyeler de gerekeni yapar.
Haftaya not düşelim:
- Yale Üniversitesi’nin, 50 yaş üzeri, 3 bin 635 kişide yaptığı araştırmaya göre, günde en az 30 dakika kitap okuyanlar, iki sene fazla yaşıyormuş.
- Meclis’e yeni sürülen yasa teklifi geçerse, eski-yeni tüm milletvekilleri, trafikte üstünlük sağlayan çakar lambayı kullanıp, kırmızı ışıkta bile geçebileceklermiş. Hız sınırını geçse de ceza kesilmeyecekmiş. “Yok artık!”, “Pes!” diyor ve veto yiyeceğini umut ediyorum. Her şeyden evvel, trafik terörüne davetiye bu! 3 bin 500 araç, kırmızı ışıkta geçse, kazaları, suistimalleri, o çakar ışığın vekil yakınlarından kimlerin elinde ne tehlike yaratabileceğini, varın siz hesap edin! Kaldı ki, vekili, halktan üstün ve ayrıcalıklı görmek, derhal düzeltilmesi gereken bir algı hastalığı! Şu anda acil hastaya giden ambulanslar, yangına giden itfaiye
ve göreve giden polis araçları için kullanılıyor. Ve öyle de kalmalı! Aman dikkat!
- Başka araştırmaya göre de Türkiye’de, 10 kişiden yedisi dişlerini fırçalamıyormuş. Eh pislik insanların içindeyse, artık o ülkedeki hiçbir şeyin temiz olmasını beklemeyeceksin! Bir daha da ‘biz temizliğe önem veririz’ havası filan atmasın kimse tamam mı? Taş silmekle, halı silkmekle temiz olunmuyor işte!