Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

DOLANDIRICILIKTA SON NOKTA
Artık dolandırıcılık haberlerine alıştık ve şaşırmayız zannediyoruz değil mi? Uzaktan bakınca insan sanki hiç başına gelmez sanıyor, hatta hadi itiraf edelim böyle tuzaklara düşenleri en hafif deyişle epey saf olarak görüyor. Ama gelin görün ki, bu ülkenin ünlü profesörü bile, parka gidip, balya balya parayı dolandırıcılara teslim edebiliyorsa, “Bana olmaz” dememek gerekiyor, demek ki herkesin başına gelebiliyor.
Kim bilir ya insanın boşluğuna denk geliyor ya da basireti bağlanıyor.
Şimdi sıkı durun, çünkü az sonra okuduklarınızdan sonra şoke olacaksınız. Şimdiye kadar tüm duyduklarınızı gölgede bırakacak yepyeni bir dolandırıcılık olayı duyacaksınız. Ben tüm akıl almaz olayı birinci ağızdan dinledim çünkü bir arkadaşımın annesinin başına geldi. Bu yaşananları çevrenize, özellikle de belli bir yaşın üzerinde olup, hayatında heyecan eksikliği olan büyüklerinize anlatın, anlatın ki sonra siz de mağdur olmayın.
Olay birinci gün 22 Mayıs
Arkadaşımın annesi gün içinde, evinde, her zamanki rutin işleriyle uğraşıyor. Telefonu çalıyor. Hikayenin başı klasik bir dolandırıcılık hikayesi olarak başlıyor. Telefondaki şahıs komiser olduğunu söylüyor, telsiz sesleri vs... Arkadaşımın annesi hemen akıl edip sicil numarası soruyor. Ama artık konusunda iyice uzmanlaşmış olan dolandırıcılar her türlü soruya hazırlıklılar. Bu arada aklınızda olsun, çok yakın bir zamanda aynı şekilde bana da olta attılar. Komiserlerin ismini filan kesinlikle atmıyorlar. Konuşurken hemen Emniyet Teşkilatı’nın sitesine girdiğinizde, dolandırıcıların verdiği tüm isimlerin ve görevlerin doğru olduğunu görüyorsunuz. Kullandıkları tüm isimler gerçekten bahsettikleri görevde. Dönelim hikayemize, arkadaşımın annesine ait kimliğin, uyuşturucu işi yapan mafya tarafından kullanıldığı, tüm ailenin tehlike altında olduğu, bu işten kurtulabilmek için iş birliği isteniyor. Cumhuriyet Başsavcısı olduğunu iddia eden kişi aramaya başlıyor bu defa ve öyle böyle derken 73 yaşındaki kadını ablukaya alıyorlar. Kimseyle konuşmaması tembihleniyor. Bir süre sonra ev telefonundan arayıp, cep telefonundan sürekli kendileriyle hatta kalmasını istiyorlar. Kadıncağız paniğe kapılıyor ve her an beraber olduğu kız kardeşiyle bile çeşitli mazaretler bularak görüşmüyor. Evine gelen kızına da bir şey çaktırmamak için çaba gösteriyor. Kızı, annesindeki tedirgenliği son zamanlardaki yorgunluğuna veriyor. 24 saat telefondaki adamların baskısı altında tüm emirleri yerine getiriyor, eve gelen komşusunu bile kovuyor, çünkü sözde polisler yalnız kalmasını istiyor.
Olay ikinci gün 23 Mayıs
Arkadaşımın annesinden acil olarak evde, bankada ne var ne yok toparlaması isteniyor. O da tıpkı bizim beslenme profesörü gibi, yaklaşık 60 bin TL’lik birikimini, altınlarını filan adamlara veriyor. Ah işte keşke, dolandırıcılık hikayesi, çoğunlukla olduğu gibi burada noktalansa! Ama maalesef ki devamı geliyor. Adamlar hazır yalnız yaşayan bu kadını ağlarına düşürmüşken, öyle çabuk bırakmak istemiyor. Unutmayın ki, günden güne bizler uyandıkça, onlar da kendilerini geliştirip
yeni numaralarla karşımıza çıkıyor. Ve bakın sonra ne oluyor?
Olay üçüncü gün 24 Mayıs
Arkadaşımın annesini, kaybolan kimliği sebebiyle karıştığı uyuşturucu ve kalpazanlık olayının büyüklüğü konusunda korkutuyorlar. Çocuklarının hapse gireceğini söyleyerek iyice panik ediyorlar. Bu işten tamamen kurtulması için daha çok para gerektiği, bu sebeple evini satması gerektiğine ikna ediyorlar. Bir de emlakçı yönlendiriyorlar.
Emlakçı 750 bin TL değerindeki eve 500 bin TL teklif ediyor, polis olduğunu iddia eden kişiler vaktin daraldığını söyleyip sıkıştırıyor. Kadın evini alel acele düşük fiyatlı da olsa satmayı kabul ediyor. Dolandırıcılar, alım satım işlemleri sırasındaki kameraları da unutmuyor ve işlemler yapılırken kadından sürekli gülümsemesini istiyorlar. Ve son emir geliyor, evini satıp karşılığında 500 bin TL’yi alan kadından parayı parka getirip, araba içinde bekleyen sözde polislere vermesi söyleniyor. Ve benim arkadaşımın annesi de kendisine iade edileceği söylenen parayı kuzu kuzu gidip veriyor.
Ertesi gün ve daha sonraki günler irtibat numarasını arıyor ama nafile, gerisini tahmin edebilirsiniz... Bırakın parasını, altınlarını, oturduğu evi de kaptırıyor.

Her şey çok net!
DOLANDIRICILIKTA SON NOKTA
Sonuç mu? Maalesef her yanımızı sarmış bunca dolandırıcılığa karşı vatandaşları koruyan hiçbir yasa yok. Siz de bu olayı okuduğunuzda, kimlerin bu organize suça ortak olmuş olabileceğini net bir şekilde görüyorsunuz değil mi? Ne yazık ki yasalar bu konuda hiç yardımcı olmuyor. Akli meleke testi bile sadece ad-soyad sorularak yapılıyor. Organize suçlular için ortam şahane, kör göze parmak olaylarda bile suç duyurusu için gittiğiniz savcılardan “Yapacağımız bir şey yok” cevabı geliyor. Hal böyleyken, dolandırıcılar ‘nasılsa cezası yok’ diye gittikçe işi büyütüyor. Vatandaşa da kendini korumak kalıyor. Acilen yasalarda düzenleme yapılıp, bu işin önü alınmazsa, yalnız ve belli bir yaşın üzerindeki insanlar korunmazsa, Türkiye’de vatandaşın mal ve can güvenliğinin çivisi çıkacak demektir.