Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

18 Mart 2018 yazımda olacakları önceden söyledim, bugün gerçekleşti, dijital yayın yapan platformlar, RTÜK denetimine girdi. Netflix, Blu TV ve Puhu TV gibi internet dizileri yapan kanallar da artık RTÜK sansürüne tabii tutulacak. Elbette sadece dizi yayını yapan platformlar değil, internet üzerinden haber yapan kanallar da bu denetim ve neticesindeki sansürden payını alacak, kuşkusuz. 18 Mart 2018 yazımda olacakları önceden söyledim, bugün gerçekleşti, dijital yayın yapan platformlar, RTÜK denetimine girdi.

18 MART’TA DİJİTAL SANSÜRÜN HABERİNİ VERMİŞTİM



Netflix, Blu TV ve Puhu TV gibi internet dizileri yapan kanallar da artık RTÜK sansürüne tabii tutulacak. Elbette sadece dizi yayını yapan platformlar değil, internet üzerinden haber yapan kanallar da bu denetim ve neticesindeki sansürden payını alacak, kuşkusuz. Son günlerde, özellikle Netflix dizilerindeki eşcinsel karakterlerin sakıncalı olduğundan, eşcinselliğe özendirdiğinden ve farklı cinsel yönelimleri ‘normalleştirilme’ tehlikesinden dem vuranlar, epey artmıştı sosyal medyada ve muhafazakâr yazarlar kanadında... Elbette ki sıkça çıkan torba yasa tasarılarını ve gündemi yakından takip edenler, son günlerde  ‘dizilerdeki eşcinsellik tehlikesi’ başlığının, pek de tesadüfi gündeme gelmediğini fark etmişlerdir. Elbette, son günlerdeki sosyal medya sebebiyle halktan gelen tepki neticesinde filan gelmedi bu sansür kararı. 

18 Mart tarihli yazımda, o günlerde çıkan bir torba yasanın, internet yayınlarına RTÜK müdahalesinin önünü açtığından bahsetmiştim. Hatta, internet üzerinden yapılan yerli dizilerde bir oto-kontrol başladığını gözlemlediğimi, gittikçe daha ‘derli toplu ve edepli’ bölümler yayına girdiğini belirtmiş ve bunu da ‘İnternet Dizilerinde RTÜK Ayak Sesleri’ başlığı ile vermiştim. Elbette sadece diziler değil, internet haberciğinden Instagram paylaşımlarına ve Periscope canlı yayınlarına kadar her mecrada ‘sansür kapıda’ diye de belirtmişim. O gün “Nereden uyduruyorsun bunları?” diyenler, şimdi ne der bilemem kuşkusuz ama 1.5 sene sonra, yazdıklarımın hepsi bugün karşımızda...

Hasting’i suçlamıyorum... Mart 2018’de, ‘İnternette düzenli yayın yapmak için RTÜK lisansı’, torba tasarı olarak Meclis’ten geçmişti. Buna göre, internet dizilerinden tutun, Instagram, Spotify, Periscope ya da YouTube gibi pek çok platformun denetime tabii tutulmasının önü açılmıştı. Hatta o tarihte bazı bakanlar, “Doğru yayıncılığı engellemek gibi bir niyetimiz yok” diye de açıklamalar yapmışlardı... Artık o ‘doğru yayıncılık’, ‘ne’ ve ‘kime göre’ ise, hepsini geçtim, benim gibi bu tasarının Netflix dizilerine sansür getireceğini söyleyenlere, Netflix’in kurucusu Reed Hasting bile inanmamış ve o tarihlerde kendisine konuyla ilgili soruya, “Biz Suudi Arabistan’da, Pakistan’da varız. Yani oralarda sorun çıkmayacak da, Türkiye’de mi çıkacak? Böyle bir şey düşünemiyorum” diye yanıt vermişti. Elbette kendisini suçlamıyorum, kuşkusuz Türkiye’de neler olup bitebileceğini bizim kadar iyi tahlil etmesini beklemek haksızlık olur. Bu ülkeyi, başka coğrafyalara bakarak tahlil etmeye çalışmak doğrusu her zaman büyük hata olur!

18 MART’TA DİJİTAL SANSÜRÜN HABERİNİ VERMİŞTİM



Tehlike çanları

Geçtiğimiz hafta birden bire bazı kalemlerin ‘dizilerin ahlakı’ gibi konuları gündeme getirmeleri ise şimdi daha iyi anlaşıldı ki sadece görüş bildirmek için değilmiş. Tüm bu oluşturulan gündem, 1.5 sene evvelki internet yayınlarına RTÜK denetiminin yolunu açan torba yasanın, hafta ortası resmi gazete ilanının habercisiymiş. Bundan böyle, Türkiye’de lisan almadan yayın yapılması mümkün olmayacak ve lisanslı internet yayınlarını da RTÜK denetleyeceğinden, kuvvetle ihtimal ‘bip’ler’, ‘bulutlar’ ev ‘saksılar’ havada uçarken, kesilmiş, biçilmiş ve kurgusal anlamını kaybetmiş diziler, yayında olacak. Kuşkusuz VPN ile Amerika üzerinden sansürsüz izleyenler de olacaktır ama bu uygulama dizilerden çok daha önemli olan internet haberciliği ve sosyal medya sansürüne de izin anlamına geliyor ki maalesef demokrasiyle bağdaşmayan bir kararın tehlike çanları, Türkiye’nin itibarı için çalıyor demektir bu...

Fena mı? 
Bu arada, internet dizilerindeki eşcinsel karakterlerden rahatsızlıklarını belirten ve bu dizilerin seyircileri eşcinselliğe yönlendirdiğini söyleyenler, böyle bir çıkarımı kendilerine dair nasıl bir şahsi tecrübe sonucu çıkardılar, elbette bilmiyorum ama diğer belirttikleri bir görüşleri olan, ‘eşcinselliğin toplumda normal karşılanmasına hizmet ettiği’ söylemlerine katılıyorum. İyi ama o halde toplumsal barış ve özgürlük için faydalı bir şey yapıyorlar demek ki bu diziler... Homofobinin kime ne faydası görülmüş? Nefret dili üreten, ayrıştıran ve şiddete yönlendiren bir toplumsal sorun homofobi... İnsanlar birbirinin cinsel hayatına ve yönelimlerine kafayı takmaz ve birbirini özgür bırakırsa, kavgasız, huzurlu ve mutlu bir toplumda yaşarız, fena mı?