Taksiciler kan ağlıyor. Taksiciler Uber’e kızgın. Onun yüzünden eve ekmek götüremez hale geldiler. Ama hâlâ şapkalarını önlerine koyup, düşünmüyorlar. “Biz acaba bir yerde hata yapmış olabilir miyiz ki, insanlar buldukları ilk alternatif çözüme dört elle sarılıyor?” diye sormuyorlar örneğin. “Ne yaptık da bu kadar güvenilmez bir meslek grubu haline geldik?” demiyorlar.
Gidilecek yeri beğenmemek onlarda, şehir içini geçtim, havaalanından taksiye binmeyi denediniz mi hiç? Neredeyse Taksim’i bile yeterince uzak bulmuyorlar. Müşteriye kaba davranmak, diğer araçlarla kapışmak ve para verip yaptığın yolculuğu gerilim filmine çevirmek onlarda.
Mümkün olduğunca dolaştırıp, olabilecek en uzak yoldan hedefe varmak onlarda. Sürekli bir ‘orası tıkalı’ iddiası. Eğer buna rağmen en kısa yolda ısrar edersen, şoför de hışımla seni indirmezse-ki bu da sıkça başımıza geliyor-orası dediği gibi tıkalı çıksa bir dert, çıkmasa bir dert.
Yalanları ortaya çıktığında da gene sana sinirleniyor arkadaşlar çünkü. Yani hikmetinden sual olmayan, var olabilmek için ihtiyaç duyduğu en önemli unsur olan müşteriyi mutsuz etmek adına elinden geleni ardına koymayan, bindiği dalı kesen ve sonunda düşünce ağlayan bir ekip.
Taksimetre 500 TL!
En son habere bakın lütfen... Suudi Arabistanlı bir turist, ki bir süredir taksicilerin gözbebeği onlar... Taksim’de bir Türk vatandaşı olarak taksiye kabul edilmen mümkün değil, “Neden?” derseniz, şundan: Suudi Arabistanlı turist, Kadıköy’den taksiye biniyor. İstikamet Sabiha Gökçen Havalimanı. Yeterince uzun bir yol, öyle değil mi? Değil! Taksi şoförü, turisti alıyor, önce Avrupa yakasına geçiriyor. Hem de en yakın köprüden bile değil, Yavuz Sultan Selim Köprüsü yolundan. Orada bir müddet dolaştırdıktan sonra da başka bir köprüden tekrar Anadolu yakasına geçirip, havaalanına götürüyor. Adamın uçağı 21.15’te, havaalanına varış saati 20.50. Taksimetre 500 TL yazmış, uçak da kaçmış.
Neyse ki turist şikayetçi olmayı akıl etmiş de taksi şoförü yargılanıyor, hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan 10 yıl hapis cezası isteniyor. Ama yani nasıl bir cüret, kimsenin kendisinden hesap sormayacağından nasıl bir emin olma halidir ki, yolu falan uzatmıyorsun, adamı başka şehre götürüyorsun neredeyse.
Kimse bunun münferit bir olay olduğunu iddia etmesin, ortada maalesef gayet organize bir durum var. Böyle bir dolandırıcılık kimseye olamayacak bir şey gibi gelmiyor. Herkesin irili ufaklı benzeri maceraları var çünkü. Ondan sonra “Uber hırsız!” Evet tabii, para bir tek sizin cebinizden çıkınca hırsızlık sayılıyor.