Bu ay ‘Milliyet Sanat’ dergisi için Demet Akbağ ile konuştuk. Ata Demirer’le son filmleri ‘Hedefim Sensin’ ve oradaki karakteri Hafize üzerine öncelikle... Ama doğal olarak Akbağ’la sohbet etmek öyle tek konuyla sınırlandırılabilecek bir şey değil, her alanda söyleyeceklerini merak ediyorsunuz.
Yerli diziler de kendisi pek dizi yapmayan nadir oyuncularımızdan olduğu için en çok payını aldı elbette. Bizim projeler için kullandığı “Bir hikaye başlar, gelişir, sonuçlanır. Bizimkiler başlıyor, durmadan gelişiyor ve sünüyor. ‘Giriş, gelişme, sünüş’ tabirine bayıldım. Ve evet, yine dediği gibi birinci sezondan sonra şahane şeyler görmüyoruz dizilerde, bu da bir gerçek. Sünüyorlar gözümüzün önünde.
Bunun nadiren de olsa bazı istisnaları olabiliyor tabii ve bence ‘İstanbullu Gelin’ bunlardan biri. Öncelikle incelikli çizilmiş, tutarlı karakterleri ve anlatım dili nedeniyle... Oradaki insanların her birini senaryo yazarları da biz de tanıyoruz ve çok büyük savrulmalar yaşamıyor, onuncu bölümde bambaşka birine dönüşmüyor, “Bu insan bunu yapmaz ki” dedirtmiyorlar. Bu yüzden de inandırıcılıklarını kaybetmiyorlar. Sonradan eklenen karakterler de öyle. Renk olsun diye gelmedikleri, hikayede bir yerleri olduğu ve bu yerin geçtiğimiz hafta ani bir kararla açılmadığı, planlandığı o kadar belli ki...
Ülfet (Meral Çetinkaya) ve Güneş (Nihal Yalçın) hikayede tam da kendilerini bekleyen yerlerine puzzle’ın birer parçası gibi oturdular mesela. Bir de tabii muhteşem oyuncu seçimleri. Tilbe Saran ve Fırat Tanış’ın terapi sahnelerini zaten gözümüzü ayırmadan izliyorduk, şimdi bir de Yalçın-Tanış ikilisi eklendi buna, bu nasıl isabetli bir tercih ve ne iyi oyunculuklardır... Boran Konağı ahalisinin her biri, tabii şahane Esma Sultan (İpek Bilgin) ve dizideki irili ufaklı her karakter iyi oyuncular tarafından oynanınca, ortaya da böyle bir seyir keyfi çıkıyor.
Yerli dizi klişelerini yıkan senaryoyla da tablo tamamlanıyor.
Güneş’in birlikte bir gece geçirdikten sonra “Sana boş vaatler vermek istemiyorum” diyen Adem’in suratına karşı attığı kahkaha da cabası. Bunlar sadece birkaç örnek... Velhasıl, iyi senaryo (Deniz Akçay Katıksız-Armağan Gülşahin), iyi yönetmen (Zeynep Günay Tan), iyi oyuncular üçgeni sayesinde ‘sünmeden’ yoluna devam eden bir dizimiz var, nazar değmesin.