Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Turizm sezonu açılamadı ama orman yangını sezonu açıldı, şükür. Antalya gelen giden olmadığı için kan ağlıyor ama insanımızdaki daha fazla otel, işletme, tatil köyü merakında azalma yok. Sanki tesis olmadığı için gelmiyor insanlar. 2014 yılında Adrasan’da 125 hektar orman yanıp kül olmuştu. Üstelik tam da 28 Haziran’da. O zaman da aynı şeyleri söyleyip durmuşuz. Yıllardır imara açılmaya çalışılan Adrasan’da bunun son adım olduğunu. Yetkililer teminat vermiş buraların yeniden ormana dönüştürüleceğine, başka amaçla kullanılamayacağına dair ama o kadar çok yaşadık ki aksini, kimsenin inanası yok.

Haberin Devamı

Her yer imara açıldı

Bodrum’un haline bakın. Olmayacak her yer imara açıldı. Dağ tepe beyaz bir yığın halinde. Çünkü evleri beyaz yapıp pencere kenarlarına da ‘Bodrum mavisi’ şerit çekince, bölgenin dokusuna uyum sağlamış oluyorsun. Yeşil diye bir şeye zaten ihtiyaç yok, duvar dibine begonvil ekersin, neyine yetmez?

Doğal güzelliğini ısrarla koruduğu için sürekli topun ağzında olan Adrasan’da da zaten bir süredir yöre halkı daha önce yanan - yakılan hangi eski ormanlık arazinin kime satıldığını konuşuyordu ki, 2014 büyük yangınının yıldönümünde 150 hektar ormanı daha iyi ettik.

‘Asıl yanan hayatımız’

“Şükür can kaybı yok.” Tabii, yetişmesi insandan fazla zaman isteyen ve biz kabul etsek de etmesek de yaşama insandan çok daha fazla faydası olan kızıl çamlar can değil. Geriye kararmış kabukları kalan güzelim kaplumbağalar da...

Kim bilir kaç çeşit kuş, börtü böcek... Can değil bunlar. Bir insanın kazanacağı para etmiyorlar. Oraya dikilecek bir yeni beton yığını kadar kıymetleri yok.

Fakat o sosyal medyada paylaşa paylaşa içini boşalttığımız Kızılderili sözü gibi; “Beyaz adamın paranın yenilebilir bir şey olmadığını anladığı” bir an gelecek herhalde. O ağaçlar, o iklim, o su, o deniz orada olmadığı zaman siz çirkin sitelerinizde tatil köylerinizde sinek avlıyor olacaksınız.

O doğa öyle olmayınca kimse gelip oturmayacak beton yığınının ortasında. Zaten ağaçlar olmadığı için nefes alınamaz hale gelmiş olacak etraf.

Haberin Devamı

Bu öyle “Küresel ısınma diye bir şey diyorlar, bize uğramaz nasıl olsa” diye diye öteleyip şimdi “Ne oldu bu ülkenin iklimine, haziran ayında kavruluyoruz?” noktasına gelişimiz kadar zaman da almaz üstelik. Bugünden yarına, acele ve çabuk çabuk alabiliriz sonuçlarını.

İnsanlar “Asıl yanan hayatımız” derken bunu kastediyor yani. Öyle şiirsel bir yerlerden konuşmuyor. Önce turistin ayağı kesilecek, sonra da kendimiz yaşayamaz hale geleceğiz.

Ağır cezalar gerek

Bugünden itibaren yanan tek bir ağacın yerine tek bir çivi çakılmaması, deneyenlerin ağır cezalara çarptırılması gerekiyor.

Bu insanımızdaki, inşaatçımızdaki, işletmecimizdeki “Bir sigaraya bakar, sonra artık ormanlık alan sayılmayacağı için gelsin paracıklar” bilgisinin sonsuza dek unutturulması gerekiyor. O Adrasan’daki ormanın yerine ne geldiğini de hepimizin takip etmesi gerekiyor tabii. Başka yolu yok.