Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya düzenlenen korkunç, vahşi, insanlık dışı saldırı dünyanın her yerinde bir parça vicdanı olan herkesi perişan etti. Oradaki her biri birer deha olan, kıymetli insanları tanımanız gerekmiyor, ne kadar önemli bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu anlamak için... Mizahın ne kadar ‘saf’ bir şey olduğunu bilmeniz yeterli.
Bütün derdi dünyayı bir parça yaşanılır bir yer kılmak, birilerini güldürmek olan insanlar katledildi orada dün. Bu kadar masum bir eylemdi, bütün suçları.
Hani şu bizim ekranlarımızda da lafı eğip büken kıymetli yorumcularımız, “Tabii, dini değerlerin de gözetilmesi, halkın hassasiyetleri” falan filanıyla Charlie Hebdo çizerlerine bir kabahat atfedip sonra “Ama tabii ki bunun cezası ölüm mü olmalıdır? Elbette hayır” diye ‘medeni’ bir noktaya bağlıyorlar ya sözü, hayır efendim, laf kalabalığına gerek yok. Orada son derece masum, insanın özüne dair bir şey katledildi. Nokta.

PHILIPPE VAL’IN GÖZYAŞLARI
Derginin eski editörü Philippe Val’in gözyaşları içinde verdiği bir röportaj var, France Inter’e... Konuşamıyor ağlamaktan, “Bütün arkadaşlarımı kaybettim” diye katılarak giriyor söze, ama bir yandan da o kadar önemli laflar ediyor ki... “Sadece insanları mutlu etmekti yaptıkları” diyor, “Herkesin mutlu olmasını, hayatını özgürce, güven içinde sürdürmesini ve hayatımızda bir parça mizah olmasını istiyorlardı, hepsi bu. Ciddi fikirlerle insanları güldürmek gibi bir becerileri vardı.”
Şimdi bizim sosyal medyamız ve kimi ‘gazetelerimiz’ Paris’teki faciadan vazife çıkarıp bizim mizah dergilerimize parmak sallayanlardan geçilmiyor ya, hani ‘Penguen’e, ‘Leman’a “Ayağınızı denk alın” deme fırsatı bulmuş oldular bu vesileyle, Philippe Val ise “Sessizliğin yerleşmesine izin veremeyiz” diyor inadına... Öfkesiz, sakin: “Yaşama sevincinin, ifade özgürlüğünün susturulmasını kabul edemeyiz. Müslümanlar da bu olaydan dehşete düşmüş olmalı.”
Kimseyi düşman ilan etmiyor, aksine yan yana durmaya çağırıyor. Kaldı ki, Charlie Hebdo’nun eleştirel mizah oklarından sadece İslam değil, bütün dinler, Hıristiyanlık da nasibini almış durumda. Kendi ülkelerinin üst düzey yöneticileri de, politikacıları da... Özgür bir ülkede ve dünyada mizah var oluşu gereği muhaliftir çünkü ve her şey onun konusu olabilir.

DUYARLI MİZAHÇILAR
Bizim ülkemizde çocuk ölümlerinden bile mizah çıkarabilen ‘çizer’ var, ne diyorsunuz... Charlie Hebdo’cular ise vicdanlı ve dünyanın dört bir yanının ezilenlerine karşı duyarlı mizahçılar - düşünürlerdi. Stephane Charbonnier’nin Suriye ile ilgili yazısına bakın işte:
“Ben Kürt değilim, Kürtçe tek kelime bilmiyorum, bir Kürt yazarın ismini bile söyleyemem. Kürt kültürü bana tamamen yabancıdır. Ama bugün Kürdüm, Kürtçe düşünüyorum, Kürtçe konuşuyorum, Kürtçe şarkı söylüyorum. Kürtçe ağlıyorum.”
Bugün insanım diyen herkesin de mizahın dilinde ağlayabilmesi gerekiyor. Kahkahanın öldürülmesinden daha vahim bir şey olamaz.
Sosyal medyada toplumsal hassasiyet taraması yapan mercilerimizin de acilen açıktan açığa mizahçılarımızı tehdit edenleri tespit etmesi gerekiyor. Ki bunların arasında adı sanı belli olan, kendisine gazeteci diyenler de var ve bence birine “Bak bundan ders al, senin de başına gelmesin” diyebilmek bu kadar kolay olmamalı...