Hep düşünürüm, bir memleketi anlamak için tarihçilerine değil şarkı yazarlarına kulak vermek daha sahici bir fikir verebilir size. Tabii anlatıp anlatacağı aşık ile maşuktan ibaret olan şarkılardan söz etmiyorum, ki aslında onlar da bir gidişatın habercisidir, o ayrı. Ama bir de bulunduğu güne belge düşen şarkılar var ki, sırf onların izinden giderek bir memleketin tarihi yazılabilir. Nitekim yazılmış da.
Ağaçkakan Yayınları’nın Vikipedi ve Google çağında okuru doğru bilgiye kısa yoldan ulaştırmayı amaçlayarak son derece hayırlı bir iş yapan Hazır Bilgi serisinden sıcak sıcak önümüze geldi: Murat Meriç’ten ‘100 Şarkıda Memleket Tarihi’.
Okulda en uzak durduğu ders tarihken bugün ‘tarihçi’ olarak anılmasını kaderin bir cilvesi değil, müfredatımızın bir sonucu olarak kabul etmemiz gereken Murat Meriç, yıllardır özel ilgi alanı olan ‘belgesel plakları’, yani dünyada ve memlekette olan bitenler üzerine yazılmış şarkıları taramış ve ortaya 100 şarkılık bir seçki çıkarmış.
Oturmuş onları bir güzel sınıflara ayırmış ve kronolojik olarak hikayelerini anlatarak sıralamış.
Neşeden çok hüzün
Olaylar, henüz bir milli marşımız yokken Reşadiye harp gemisinin kızaktan indirilmesi töreninde bulunmak üzere İngiltere’ye davet edilen Türk heyetinin mahçup olmamak için hep birden ezbere bildikleri ‘Entarisi Ala Benziyor’u söylemesiyle başlıyor ve ‘Yeni Rejim İnşa Edilirken’ bölümüyle devam ediyor. Latin alfabesinin ilanından Türkçe ezana, radyolarda alaturkanın yasaklanmasından milli petrol hamlesine kadar Cumhuriyet’in muhtelif gelişmelerini şarkılar yoluyla takip ediyoruz .
Derken kitapta en geniş yer tutan ‘Memleket Ahvali’ne geliyoruz ki, tahmin edileceği gibi Japonya’da batan Ertuğrul fırkateyni için yapılan Japonca bir plakla başlayan bölüm, ağıtlar, isyanlar, ölümler, cenazeler, uzun lafın kısası acılar resmi geçidi. Kızıldere’den Şarkışla’ya, Maraş olaylarından maden facialarına, Sivas olaylarından Hrant Dink’in öldürülmesine kadar geliyoruz.
Sonunda kalan duygu şu: Evet, neşeden çok hüzünlerin şarkıya döküldüğü malum da, bir halkın da hiç mi yüzü gülmez?
Gülmez, çünkü sırada şarkılarla ‘darbe’ler bölümü var. 27 Mayıs ve 12 Eylül’ü Kıbrıs ‘Barış Harekatı’ izliyor. Evet, sahiden “Bir başkadır benim memleketim.”ü
Heyecan verici konular
1 Mayıs’lardan sonra Duman’ıyla, Boğaziçi Caz Korosu’yla Gezi de yerini alıyor şarkılı memleket tarihinde. Tabii bu bir seçki, o dönem üretilen şarkılar ayrı bir kitap eder yoksa. Belki Murat Meriç sığdıramadığı ‘Seçim Şarkıları’ gibi onlar için de ayrı bir kitap düşünür, neden olmasın? Bir de ‘Dünya Ahvali’ var, Sezen Aksu’nun ‘1945’i ile başlayan. Tahmin edileceği gibi orada da durum parlak değil. Ama hiç değilse arada Muhammed Ali’nin dünya şampiyonluğu, Halley kuyruklu yıldızının gelişi gibi heyecan verici mevzular var.
Adnan Menderes zamanında başlayan Amerika’ya yaklaşma harekatına da ayrı bir bölüm açmış Murat Meriç ki son derece enteresan hikayeler var burada. ‘Zeytinyağlı Yiyemem’ türküsünün popülerleştirilmesinin Marshall yardımıyla ilintili olduğu iddiası var mesela. Çünkü Amerika’dan mısırözü yağı gelmiş, hanım.
Sinema, televizyon ve hamburger için yazılmış şarkılarla bir nefes alıp futbol şarkılarıyla kapatıyoruz defteri.
Savaşlarla, ölümlerle, darbelerle, katliamlarla dolu tarihinde her daim futbolla ‘deşarj olan’ bir halkın 100 şarkılık mini öyküsü. Armut daha nasıl pişip ağzınıza düşsün?