Yeni filmin çekiliyor olduğunu öğrenince bir set ziyareti şart oldu. Büyükada’daydım. Reha Erdem, mümkün mertebe ser verip sır vermemeye çalıştı..
Reha Erdem’in yeni film çekiyor olması, nereden baksan iyi haber... Ama daha iyisi var, yakında iki Reha Erdem filmi birden görecek olmamız. Ve bence bir iyi haber de, isimlerinden ve konularından az buçuk tahmin edebildiğimiz üzere, her ikisinin de kadın odaklı filmler olması. Her melanetin kaynağını kadında arayan filmlerden bolca bulunan sinemamızda özlemini çektiğimiz bir şey, Reha Erdem gibi ‘kadınların üstün varlıklar olduğunu’ düşünen bir yönetmenin gözünden kadını izlemek.
Filmlerden ilkinin, Kürtçe’de kadın anlamına gelen ‘Jin’in başrolünde Deniz Hasgüler’in olduğunu biliyoruz, Fatih Yazıcı’nın sinema blogu izlandik’ten aldığımız bilgiye göre, film “17 yaşında; sevmek, görmek, duymak, öğrenmek, kısaca yaşamak için isyan etmeyi seçen Jin adındaki kızın büyük şehir hayalleriyle süslediği yaşamına odaklanıyor.”
‘Jin’in çekimleri çoktan bitti, ama ikinci film ‘Şarkı Söyleyen Kadınlar’ın halihazırda çekilmekte olduğunu öğrenince bir Büyükada ziyareti şart oldu. Splendid Otel’deydi set o gün. Reha Erdem en kibar ve sıcak gülümsemesiyle karşılayıp mümkün mertebe ser verip sır vermeyerek yolcu etti günün sonunda bizi.
Bu vesileyle, ayağını kırdığı için setten uzak kalan Aylin Aslım’a geçmiş olsun dileklerimi iletir, kırık ayağıyla bile polis baskınına neden olacak çılgın partiler düzenlemeyi başardığı için kendisini kutlarım. İlginç bir ülkemiz var, Gümüşsuyu’nun göbeğinde 24 saat inşaat yapılıyor, polis bir şey yapamıyor, bir komşu ayağı kırık yatan bir kadının evine polis gönderebiliyor. Adı da oluyor ‘polis baskını’...
“Evet ama önce insan”
Herkesin ‘hayvansever’ olmasını beklemiyor kimse. Kendisinden başka bir türün de yaşamaya hakkı olduğunu kabul etmek yeterli, birçok sorunu çözmek için. Ama hayır, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından sözde hayvanların korunmasına yönelik hazırlanan yasa tasarısından da bir kez daha görüyoruz ki, insanoğlunun aklına ilk olarak yok etmek geliyor. Öldürelim de nasıl öldürelim, adına ‘uyutma’ diyelim, daha ‘insani’ olsun, hayvanlara işkence edenin hapsedilmesine gerek yok, hafif bir para cezası verelim ki, hiçbir caydırıcılığı olmasın. Neden peki? Çünkü ‘önce insan’. Hayvan, insanın ayağına dolanmadığı müddetçe yaşamasına göz yumabileceğimiz bir varlık. Ve bu hakkı nereden, kimden aldığımızı hiç sormuyoruz kendimize.
Detaylarını internette bulabileceğiniz yasa tasarısı, evinizde besleyeceğiniz hayvan sayısına ve türüne bile karar vermeye soyunuyor. Yarın bir gün evinize gelip evde beslenmeyeceğine hükmederek köpeğinizi medeni bir şekilde ‘uyutmaya’ kalkabilirler.
Tasarıyı protesto eden dilekçeyi www.sessizkalmasucaortakolma.com adresinden imzalayabilirsiniz. Ve yarın saat 13.30’da altı ilde sokaklara dökülüyor hayvan dernekleri. İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde, Ankara’da Kızılay YKM önünde, İzmir’de Karşıyaka Köpek Parkı’nda, Adana’da Atatürk Parkı’nda, Malatya’da merkezde, Mersin’de Hilton Oteli arkasında buluşuluyor.
Ben bu duyuruyu yaparken twitter’dan klasik ‘evet ama önce insan’ tepkileri geldi tabii. Böyle bir düğme var, sen hayvandan söz edince birisi ‘önce insan’ diye atlıyor. Üzgünüm ama değil. Doğa çocuklarını böyle bir ‘önem sırasına’ sokmuyor. Ve insan el atmadığı zaman, diğer tüm türler paşa paşa yaşıyor zaten. ‘Önce insan’ diyerek hayvanların, ağaçların, çiçeklerin yaşam hakkına tecavüz etmeyin, yeter...