Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Adının önünde ‘mizahçı’ sıfatını taşıyan Salih Memecan, ölümlerden şaka çıkartmaya, gazetesi onları yayınlamaya, vicdan sahibi insanlar da bakıp bakıp dövünmeye devam ediyorlar.
Ölüm oruçları, bulunmaz bir mizah malzemesi oldu onun için. Gezi olaylarında ölen gencecik çocuklar, keza...
Hadi bütün bunlar onun benimsediği ‘dünya görüşüyle’, artık nasıl bir görüşse o, açıklanabilir belki...
Ama maden faciasında bir komiklik arama halini neyle açıklayacağız?
Neyi eleştirdiğini, çizdiği şeyin nesini komik bulduğunu da pek anlamak mümkün değil. Zaten yüreğin karardıkça mizahtan da uzaklaşırsın bana göre.
Mizah içinde bir çocuk saflığı muhafaza edebilenlerin işidir. Diğerlerinin zaman geçtikçe nasıl kendini tekrarladığını, tatsızlaştığını ve giderek kötücülleştiğini görüyoruz.
Dünyaya, olaylara, yaşananlara bir çocuğun gözleriyle bakarsan neyin komik, neyin acıklı olduğunu ayırt edebilirsin. Ucu sana dokunsa da dokunmasa da, bir ölüme üzülürsün mesela, ister istemez. Senin gibi mi düşünüyor, ‘sizden’ mi, ‘onlardan’ mı diye bakamazsın.

AMAÇ KONUŞULMAK OLMALI
Ve bazı konular vardır, neresinden bakarsanız bakın komik olamazlar, oradan şaka malzemesi çıkmaz. İnsanlar yürekleri ağızlarında babalarının, kardeşlerinin, oğullarının akıbetini beklerken, sen gülemezsin. Hele hele onların gözyaşlarıyla eğlenemezsin. Bu hiçbir politik görüşe, hiçbir inanca sığmaz.
Tahmin ediyorum, amaç konuşulmak olmalı. Gündeme gelmenin bir yolu bu.
“Tepki göstersinler, benden söz etsinler...”
Gösteriyorlar da, gösteriyoruz da nitekim... Dayanamıyoruz, gene konuşuyoruz. Başarıysa, başarı bu.
İyi de bir tane mi vicdan sahibi insan yok o gazetede, “Bunu yayınlayamayız, bu olaya buradan bakamayız, insanlar birilerinin ihmali yüzünden ölürken, biz bu faciadan şaka devşiremeyiz” diyecek?
Buna ‘editoryal özgürlük’ falan mı
diyorlar?
Bu toplumun en ufacık eleştiriden incinen ‘değerleri’ arasında ekmek parası için yerin yedi kat altında çalışan insanların ölümüne üzülmek yok mudur?

Haberin Devamı

KÜÇÜKKAYA’DAN ORUÇ HATIRLATMASI

Haberin Devamı

İsmail Küçükkaya’nın sabah haberlerine takıldı gözüm geçen sabah Fox’ta.
Her görüşten gazeteyi okuduğu, olaylara muhtelif açılardan yaklaştığı, gene de bazen katıldığım, bazen katılmadığım yorumlarını da rahat rahat söylediği için sabahları iyi bir alternatif olabiliyor.
Gelen mesajları da büyük bir rahatlıkla okuyor; eleştirileri, hatta sövgüleri de gülümseyerek göğüsleyip cevaplarını veriyor. Yani samimi bir program...
Geçen sabah bir
mail geldi kendisine, “Bugün kahve içmiyor musunuz?” diye...
Çünkü genellikle kahve muhabbeti de oluyor seyirciyle aralarında... Adeta karşılıklı çay kahve içiyorlar bir yandan. İsmail Küçükkaya’nın cevabı “Memlekette bir bölümümüz oruç tutuyor” oldu... “Onlara saygı göstermek adına 12 gün çay kahve görmeyeceksiniz ekranda.”
Çünkü ortalıkta kıyamet kopmadığı, yer yerinden oynamadığı, kimse yolda bir şey yiyip içtiğinden tartaklanmadığı için farkında değiliz belki ama Aleviler’in Muharrem orucu günlerindeyiz.
İsmail Küçükkaya’yı bu hatırlatmasından ötürü tebrik etmek istiyorum.