Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her gün kadınlı erkekli neler yapıp neler yapamayacağımıza dair yeni fetvalar duyuyoruz. Hoş, yorulmaya gerek yok, aslında kadınlara toptan “Haddinizi bilin”, “Evinizde oturun” dense vakit kaybı da olmaz. Çünkü sınır sürekli genişlemekte.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde düzenlenen Sis Dağı Yayla Şenliği’nde bir horon halkası kurulmuş en son.
Kurulur kurulur değil mi, Karadeniz burası.
Davul, zurna, kemençe, yöresel kıyafetli kadınlar ve erkekler horon tepecekler...
Tepmişler de nitekim ama sonunda Samsun müftüsü Hayrettin Öztürk’ten almışlar derslerini... Ben de izledim konuşmasını. Mikrofonu alıyor eline, “Günah” diyor sayın müftü, “Yanınızdaki kardeşiniz bile olsa kadınlı- erkekli el ele tutuşup horon oynayamazsınız.”
Hoppala...
Kaç yıllık gelenek...
Hiç mi oynamayacak kadınlar?
Olur mu, oynayacaklar ama kendi aralarında.
Ve sadece kadın seyircilerin önünde...
“Samsun Müftüsü olarak ben bile izleyemem kadınların o horonunu” diyor, “Siz hiç izleyemez- siniz.”
Burada müftü niye ‘bile’ izleyemiyor, onu tam anlayamadım. Herhalde böyle bir protokol var.
Sonuç: “Demek ki kadın oynayacak, kadınlar izleyecek. Erkek oynayacak, kadın-erkek izleyecek. Kadın erkek karışık şekilde oyun oynamak İslam’a göre haramdır ve hesabı vardır.”
Neden kadın oynarken erkek izleyemiyor da, erkek oynarken herkes izleyebiliyor? Herhalde kadınların içinde ‘fesat’ duyguları yok, ondan! Onların aklına kötü şeyler gelmiyor oynayan erkek görünce.
Ama erkekler, kendi kabahatleri de değil, fıtratlarında var, nerede bir kadın görseler elektrikleniyorlar.
Çözüm, onlara kadın göstermemek.

HORON OYNARKEN BİLE BÖYLEYSE...
Bu ‘elektrik’ de benim tanımım değil, Müftü Bey konuşmanın gerisinde “Hazır cereyan alıyorken elektriğinizi almayı bilin, bir gün kablolar kopacak” diyerek ‘özel’ konulara da getiriyor lafı; eşlerine nasıl davranacaklarına dair de birkaç öğüdü eksik etmiyor. Bir taşla iki kuş...
Konu sarınıp bürünüp boğazına kadar kapalı oynadığın horonda böyleyse; balenin, modern dansın filan durumunu düşünmek bile istemiyorum...
Acaba, kadını her görüldüğünde cereyan alınacak bir varlık olarak tanımlayıp, çözümü onu görünmez kılmakta aramak yerine, erkeklere nefis terbiyesi önermek daha yerinde olmaz mı?
Bir de hayat sürekli cereyanla geçmiyor ki...
Ne güzel, kadın erkek birlikte horon tepiyor, siz bunun altını çizene kadar muhtemelen kimsenin aklında cereyan filan yoktu...
Aklımızı biraz başka taraflara alsak diyorum...

Haberin Devamı

SAKİ ÇİMEN’DEN MASALLAR

Haberin Devamı

Vedat Sakman’ın Art Niyet grubunda piyano çalarken tanıdığım ve o zamandan beri takip ettiğim bir müzisyen Saki Çimen... Nesimi Çimen’in torunu, Mazlum Çimen’in oğlu ama kendine özgü bir müzisyen...
Yıl 2010’du ilk albümü ‘Rastgele’ yayınlandığında. Şimdi ikinci albümünü çıkarmış, Doğan Müzik etiketiyle.
Üç şarkılık bir single.
Klip şarkısı Murat Ak ile düet yaptıkları ‘Hara’ ama ben özellikle diğer iki şarkıya; Saki Çimen’in içli içli söylediği ‘Masal’a ve ‘Akşam Oluyor’a takıldım daha çok. Ki ikincisi ‘Sabit Kanca’ filminin meyhane sahnesinde çalan şarkı olarak bilinmekteymiş, benim için yeni. Kendisini film müzikleriyle de tanıyoruz, özetle.
Saki Çimen iyi besteci...
Misal, Halil Sezai’den dinlediğimiz ‘Paramparça’ da onun şarkısı... Sonra geldiği aileyi inkar etmeyecek derinlik ve sadelikte sözler yazıyor. Ortaya da işte böyle bir ‘Masal’ çıkıyor. Dinlenesi bir ‘Masal’...