Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kabul edelim, yola 1-0 yenik çıktı, ‘İstanbullu Gelin’. “İstanbullu modern bir kız konağa gelin gider”in dizi izleyicisinin hafızasında tek bir karşılığı var: ‘ Asmalı Konak’. Damat da Özcan Deniz olunca, doğal olarak “Başka hikaye mi yok?” sorusuyla başladı iş ve bu kıyaslamadan da galip çıkması zor. Ortada efsane olmuş, üstelik geçen zamanla üzerine bir de nostalji halesini kuşanmış bir dizi var.

İkinci sorun, daha dizi başlamadan senarist değişti, değişiyor söylentilerinin gündeme gelmesi oldu ki bu da dizi sektörünün yaralarından biri. Bir iş yola kimle başlayacak, kimle devam edecek asla bilemiyoruz.

Haberin Devamı

Milli takım gibi yan kadro
Gülseren Budayıcıoğlu’nun ailesinin gerçek hikayesini anlattığı kitabından uyarlanan ‘İstanbullu Gelin’in de Venedik’ten ödüllü ‘Küf’ filmini yazıp yöneten Ali Aydın’la başlayan yolculuğuna üçüncü bölümden itibaren ‘Anne’den ayrılan Berfu Ergenekon ile devam ettiği biliniyor. Ama bu kargaşayı ve “2017 model Asmalı Konak mı?” yükünü yüklemezsek üzerine, aslında eli yüzü düzgün ve umut vadeden bir iş, Star’ın yeni dizisi ‘İstanbullu Gelin’.

İzlenir kılacak her şey var

Bir kere Zeynep Günay Tan, özellikle ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ ile uzun soluklu dizi dünyası kurma konusunda rüştünü ispatlamış bir yönetmen. Burada da İstanbul’da iş yapan Bursalı karizmatik iş adamı Faruk ile gündüzleri reklam cıngılı seslendirip, geceleri kulüpte sahneye çıkarak kıt kanaat geçinen, parada pulda gözü olmayan Süreyya’nın aşk hikayesini izlenir kılacak her şeyi bir araya getirmiş.

Bütün hayallerini çekip çevirdiği oğullarının üzerine kurmuş dominant anne olsun, kıskanç erkek kardeş olsun, entrikacı görümce olsun, hepsi mevcut. Gayet akıcı işliyor hikaye, klişelere yaslanarak da olsa. Sonra ‘Güzel Süreyya’ şarkısını söyleyen sokak müzisyenleri, kar romantizmi, kızı kurtarma kahramanlıkları, hepsi tamam.

Ve bence iyi oyunculara sahip olmak gibi bir artısı var dizinin. Aslı Enver, son birkaç işinin özellikle ‘Bana Artık Hicran De’nin vakitsiz bitişine şaşırdığım, çok doğal ve ışıklı bir oyuncu. Süreyya’yı da son derece inandırıcı, tatlı, komik bir karakter haline getirmiş.

Haberin Devamı

Evet, Özcan Deniz başta fazla ağır ve tutuk kalıyordu onun enerjisinin karşısında ve özellikle saçları onu olduğundan da büyük gösteren ciddi bir sorundu ama ilerleyen bölümlerde eleştiriler doğrultusunda değişiklik yapılacağını umuyorum.

Ayrıca ortada sahiden milli takım gibi bir yan oyuncu kadrosu var. Hepsi de tiyatronun yıldızları. “Benim istemediğim hiçbir gelin bu eve giremez” diyen Esma Sultan’da Craft’ın belkemiği İpek Bilgin, kıskanç erkek kardeşte niye ikinci rollere uygun görüldüğünü asla anlayamadığım, şu an hem ‘Tesir’ hem ‘Hansel ve Gretel’in Öteki Hikayesi’nde izleyebileceğiniz Salih Bademci, Faruk’un iş arkadaşı Akif’te ‘İvan İvanoviç’ oyununda görmeden bilemeyeceğiniz kadar iyi oyuncu Fatih Koyunoğlu, küçük kardeş Osman’da ‘Garaj’ oyununun başarılı oyuncusu Ali Murat Güven, Süreyya’nın teyzesinde damat Özcan Deniz’den sadece birkaç yaş büyük ve çok güzel bir kadın olmasına rağmen kanepede uzanan anne ya da teyze rollerinde değerlendirilmesine isyan ettiğim Neslihan Yeldan, onu da ‘Yen’ oyununda izleyin acilen. Nergis Çorakçı ile Hakan Altıner Bursa sahnelerinin gediklileri. İkinci bölümde de Fırat Tanış katılıyormuş ki daha ne olsun?