İnsana mutluluğun sırlarını vermeyi vadeden kitaplara genelde mesafeli dururum. Fakat an itibariyle elimdeki kitap, ne vadettiğinden bağımsız olarak, daha sayfalarını çevirirken, beni gülümsetiyor. Kapağından içindeki resimlere kadar özenle hazırlanmış. Anlattıkları da insana mutluluk veren şeyler ve öyle çok büyük çabalar, hele hele ‘evren’le sözleşmeler gerektirmediği için, beni ilgilendiriyor.
Adı, ‘Hygge: Danimarkalıların Mutluluk Sırları’, Pegasus Yayınları’ndan çıkmış, uluslararası bir bestseller. Birçok kişi “Günaydın” diyecektir biliyorum. Instagram’da popüler bir etiket, ‘hygge’, nasıl okunduğuna değilse de, ne kastettiğine aşinayız. Benim gibi konuya geç vakıf olanlar için bu kitap ve bu yazı.
Hani tahmin etmek çok da mümkün değil ya, bu derece az güneş ışığı, gri bir hava ve uzun soğuk gecelere rağmen nasıl oluyor da Danimarka dünyanın en mutlu ülkeleri arasından yer alıyor, işte Mutluluk Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışan Meik Wiking olayın merkezinden bildiriyor: İşin sırrı ‘hygge’...
Norveççe, ‘esenlik’ kelimesinden türetilen, anlatılmaz yaşanır türden bir kavram ve Danimarka’nın dünyaya bir numaralı ihraç ürünü. İçinde kucaklama hissinden kuytulara çekilmeye, uzun dost sohbetlerinden iç ısıtan bir içeceğe, mesela sıcak kakaoya kadar türlü türlü hoşluk barındırıyor. Şimdi bu yaz sıcağında duymak istemeyeceğiniz ama gözlerinizi kapatırsanız hissini hatırlayacağınız yumuşak bir battaniyeye sarılıp kitap okumak, kalın bol kazaklar ve battal boy yün çoraplar, tabii ki mum ışığı, değilse de illa loş ışıklar, şömine ve en önemlisi beraberlik hissi hep ‘hyggeligt’.
Dünyanın tekinsizliğine inat
‘Hygge’den bir sürü yeni sözcük türetmiş ve hayatlarının merkezine oturtmuş Danimarkalılar. Dış dünyanın tekinsizliğine inat, içlerine dönüp sevdikleri insanlara sarılıyorlar, işin özü bu... Bu kitap da siz hayatınızı, evinizi ve iş yerinizi nasıl ‘hygge’ye uygun hale getirirsiniz, bunları anlatıyor.
Küçük ipuçları, makul önerilerle hayatınıza mutluluk katmanın yolunu gösteriyor. Evet, tabii işin dekorasyon dergilerinin alanına giren bir görsel yanı var kuşkusuz, isterseniz kışa doğru yeni bir battaniye, birkaç rahat yastık ve bol bol mum alıp evinizde hygge rüzgarları estirebilirsiniz. Ama işin aslı, parayla satın alınamayanlarda ki şu anda bize en çok bu lazım.
Cep telefonları bir kenara
Cep telefonunuzu bir kenara bırakıp arkadaşlarınızla kutu oyunu oynamak, takas geceleri ya da kiler partileri düzenlemek gibi sade ve basit öneriler bunlar. Yani herkes kilerde ya da buzdolabında uzun süre saklanacak bir yiyecek getirip hep beraber yiyor ya da artık kullanmadığı eşyalarını birbiriyle değiş dokuş ediyor. Böylece hem cüzdanınız rahatlıyor, hem de arkadaşlarınızla bir arada zaman
geçirmiş oluyorsunuz.
Her aya özel önerileri de var kitabın. Mesela ağustos meteor yağmurlarını izleme zamanı, beraberinde çocularınıza Yunan mitolojisinden hikayeler okumanızı öneriyor Meik Wiking. Kitabın dilinin çok akıcı ve eğlenceli, Medina Azaoğlu’nun çevirisinin de başarılı olduğunu belirtir, hepimize ‘hygge’ dolu günler dilerim. Dışarıdaki kaosa karşı en çok ihtiyacımız olan bu şu anda.