Polisler yakaladıkları ‘seri katil’ namlı Atalay Filiz’i aralarına alıp ‘selfie’ çektirmiş ilk iş. İnanılır gibi değil. Güzel bir şey gördün mü aklına ilk selfie çektirmek geliyor, peki. İçine bir kenarından burun deliklerine kadar görünen kendini sokuşturmazsan bir şeyin tadına varamıyorsun, anladık.
Ama artık kaza gördün selfie çektir, yangın gördün selfie çektir, bu ne? İlk yardımdan önce gelir oldu selfie.
Sonunda katille de selfie çektirmek isteyen polis memuru görmüş olduk.
Bir değil, üç ayrı polis bu işe kalkıştığına göre özellikle seri katillerle meraklı olan bir tanesinin görev aşkından kaynaklandığını söyleyemeyiz. Orada bilinen en az üç kişinin canını almış, asla sağlıklı olmadığı yüzündeki anlamsız gülümsemeden de belli olan bir katil var neticede.
Nasıl içinden geliyor kolunu omzuna atıp “Gel bakalım” diye objektife poz vermek?
Ayrıca ‘selfie video’ çektirirkenki yorumu da taktire şayan, “Sen nasıl yakalanmadın üç yıl bu memlekette, helal olsun” diyor.
Halbuki birine helal olacaksa onu üç yıldır yakalayamayanlara olmalı öyle değil mi?
Ayrıca bir katilden star yaratmanın, zekasının parlaklığını, aldığı eğitimin şahaneliğini övüp durmanın, sonunda yakalanınca bir de beraber fotoğraf çektirmenin tehlikelerinin farkında mıyız?
Bir dolu sağlıksız ve huzursuz, hayatta ‘bir şey’, hiçbir şey değilse ünlü olmak isteyen’ kişiye yol göstermek olmuyor mu bu?
‘ÜNLÜ’YSEN ÖNEMLİSİN
‘Seksenler’den ‘Dondurmam Gaymak’a bilinen birçok film ve dizide yönetmen yardımcılığı yapmış gencecik bir adam hayatına son vermeyi seçti bu hafta sonu. Caner Ceyhan gerçekten işsizlik nedeniyle mi bezdi hayatından, yoksa ardında bıraktığı mektupta yazdığı iddia edildiği gibi alkol mü tetikledi bu kararını, bilinmez.
Görünen, özellikle sinemacı arkadaşlarının ve meslektaşlarının suçu sektöre bağlamak istediği. Sosyal medyada yazılanlar “Çeteleşen, tekelci, adam kayıran sektör bir can daha aldı” ortak paydasında birleşiyor.
Bu noktada Caner Ceyhan’ın intiharının gerçek sebebini bilmesek de, çalışanlarınca lanetlenen bir sektörün haline dönüp bakmak gerekiyor.
“Bu çalışma saatleri insanlık dışı” dendikçe dizi saatleri daha da uzuyor, habire günlerce uykusuz çalıştıktan sonra yolda kaza geçiren dizi ekibi haberleri alıyoruz ve her şeyden önemlisi hâlâ birileri astronomik paralar alırken birileri sürünüyor.
Gençlerin hayallerini söndüren bir ülkede 33 yaşında bir adamın ölümü seçmesinin bile önemli olması için ‘Ünlü yönetmen’ diye sunulması gerekiyor. Dün pek çok haber sitesinde olduğu gibi: “Ünlü yönetmen ölü bulundu.”
Halbuki muhtemelen değerinin şöhretle ölçülmesiydi, onu da sektördeki pek çok kişi gibi bunalıma sürükleyen... Ölümde bile değişmeyen.