Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir yıl daha sona eriyor ya, ortalık ‘hayat dersi’ne kesti. Facebook arkadaşlarım, Twitter’cılar, hep bir ağızdan yıl boyu düşünmediklerimizin muhasebesini yapmaktayız.
Tamamen insan yapısı olduğunda herhalde hemfikir olduğumuz bir tarihin üzerine dünyanın anlamını yükleyip, bir kez daha ‘yeni yıl’dan bizi tümden değiştirmesini ummaktayız.
Bunun için de her köşede ‘hayat dersi’ arıyoruz. “Bu yazıyı okuyun, müthiş bir hayat dersi”...
“Şu filmden alınacak acayip hayat dersleri var”...
“Filancanın hayat hikayesine baksanıza, nasıl derslerle dolu...”
Eğri oturup doğru konuşalım, kaçınız okuduğu bir hikayeden, gördüğü bir filmden sahici ve kalıcı bir ders çıkarıp hayatını değiştirdi? En fazla “Vay be, ne hayatlar var” deyip bir gece üstüne düşünüp sonra gene kendi güvenli sularınıza, gündelik endişelerinize dönmediniz mi? Gene bir yerlerde hap şeklinde sunulacak ‘hayat dersi’ aramaya devam etmediniz mi?
Şimdi, başta söylediklerimi tümden inkar ederek diyorum ki: Hazır ‘yeni bir yıl’ da geliyorken, bence şöyle bir karar alabiliriz:
Derslerimizi başka hikayelerde ararken, kendi hayatımızı kaçırıyoruz. Ders dediğin şey, başkalarının deneyimlerinden çıkmıyor. Kendimiz yeni sulara yelken açmaktan korkmamanın bir yolunu bulmalıyız. Alıştığımız yer her zaman bizi en mutlu eden yer değildir. Sürüp giden garantili bir sıkıntı, her zaman -hatta çoğu zaman- sonu belirsiz bir maceradan daha iyi değildir. Belki bir yerlerde bizi bekleyen yeni bir hayat vardır...
Ben dönüp her yıl yaptığım gibi, Murathan Mungan’dan ‘Bir Yılın Son Günleri’ni okuyacağım şimdi. Size de hararetle öneririm. ‘Kimseleri kırmadan, incitmeden, dostluklarımızı, ilişkilerimizi yeniden düşünerek, borçlarımızı ödeyip, aldıklarımızı geri verip umutlarımızı ovmanın’, hayata karışmanın tam zamanıdır...
Bu yazıdan çıkacak ‘hayat dersi’ de bu olsun...

Haberin Devamı

KURTULUŞ’TA BİR NOEL EVİ

Kurtuluş Caddesi’nin hengamesinde koştururken çarptı gözüme. Nasıl olmuş fark etmemişim bugüne kadar? 30 numarada Hobby diye küçücük bir dükkan var, yılın bu zamanında sadece yılbaşı ıvır zıvırları satıyor.
Kapıdan içeri girdin mi büyülü bir atmosfere adım atmış oluyorsun. Sahiden küçücük ama.
Beş kişi girsen kendi etrafında dönemezsin.
Duvarlarda Noel babalar, geyikler, renk renk ışıklar, müzik kutuları, masa örtüleri, tabak çanaklar, her biri diğerinden farklı mum aranjmanları, kurabiyeler... Çoğu yurt dışından getirilen, her yerde rastlayamayacağınız süsler...
Ben keşfettiğim günden beri abonesi oldum, çünkü her gün yeni bir şeyler ekleniyor...
Önce biraz yabancılık hissedebilirsiniz, çünkü Ani Ravul’un sahibi olduğu dükkan biraz konu komşunun toplandığı, herkesin birbirini tanıdığı, bir köşede lafladığı bir dükkan. Kimse size “Buyrun ne istemiştiniz?” filan demiyor, aksine dikkat çekmek için uğraşmanız gerek. Ama bir süre sonra bu da hoş, çünkü dilediğiniz gibi takılabiliyorsunuz. Gide gele sizi de tanıyıp selam vermeye başlıyorlar zaten.
Benim gibi içi ne kadar kararsa da, ışıklı bir yılbaşı ağacı görünce her şey güzel olacakmış gibi sevinenlerdenseniz, Hobby kesin ruhunuza çok işi gelecektir, gidin görün derim.