Hayatta ettiği bir laf, bu kadar çok başına kakılan çok az insan olmuştur herhalde. Hafıza özürümüz bir Teoman’ın müziği bırakması konusunda işlemiyor. Her şarkı yapışında, her konserinde ve şimdi de albümünü çıkarmışken, hemen hesap soruyoruz: ‘Hani bırakmıştı müziği?’
Hayır kendiniz hiç mi dönmediniz verdiğiniz sözden bugüne kadar, hiç mi “Bir daha asla” dediğiniz şeyi yapmadınız, her adımınızı bir tutarlılıklar abidesi olarak mı yaşıyorsunuz bilmiyorum ki...
2011’de ‘Aşk ve Gurur’ albümünü yapmış ve kendi kendisini işten kovduğunu açıklamıştı, şimdi de Avrupa Müzik etiketli ‘Eski Bir Rüya Uğruna’ albümünü çıkarttı.
10 şarkı var albümde. Çoğunun sözü ve müziği Teoman’a ait... Bir şarkıda Rüzgar Pehlivan, ikisinde Balas Erinç imzası, Nejat İşler’in ‘Kronometre’ şiirinden Cengiz Erdem tarafından bestelenmiş ‘Kum Saati’ adlı bir şarkı ve düzenlemelerde ne mutlu ki Alper Erinç...
Hem tanıdık hem de yepyeni
“İnsanlardan kaçan, zor sorular soran, yaşamak için bir neden arayan” bir adamın sözleri gene; ‘N’apim Tabiatım Böyle’ şarkısında söylediği gibi...
Biraz bezgin, biraz karanlık, siniri bozuk, hayatın kıyısında duran ama hâlâ da tutunan sözler... Biz onu böyle tanıdık, sevdik zaten ve aslında kimse de onun gibi dolduramadı bu yeri. Bence sebebi sahiciliğinde... Nejat İşler’le de aralarında bir kan uyumundan söz etmek mümkün olsa gerek, onun sözleri de Teoman’a ‘cuk’ oturmuş. Çok yetkin müzisyenlerle kaydedilmiş albüm. Elektrik gitar ve vurmalılarda Alper Erinç, yine elektrik gitarda Tolga Akyıldız, akustik gitarda Volkan Başaran, basta Alp Ersönmez, piyanoda Noyan Erdal, obuada Sezai Kocabıyık, davulda Deniz Güngör, albüme damgasını vuran yaylılarda Gündem grubu var.
İrem Çandar’la da bir düet. Müzikler için söylenecek şey, hem tanıdık hem yepyeni oldukları. Bir Teoman bestesi olduğunu anlarsınız, ama bir başkasına benzetemezsiniz, ki bu da bence bir
müzisyenin gelebileceği en iyi noktalardan biri olsa gerek. Ve verdiği ara da yaramış kendisine. Neyse, sonuçta Teoman bir bezginlik döneminde verdiği müziği bırakma kararından döndü, ne güzel. Hayatta karşılaştığımız en ağır döneklik de bu olsun inşallah. Amin.
Sadece çile çekmeye gelmedik
Tiyatro sezonunda son aylara girdik. Başlayacak yeni oyunlar var, beklediklerimiz... Bir de tadı damağımızda kalanlar... İsterim ki siz de kaçırmayın onları. Mesela keyiflenmek, kendinizi iyi hissetmek, hayata ve aşka inanmak istiyorsanız DOT’un ‘İki Kişilik Yaz’ını görün. Kapıdan uzun süreli iyimserlik hissiyle çıkacağınız garanti.
Aile bağları, bağımlılıklar, zorunluluklar üzerine düşünmek, insanın kendini düştüğü yerden kaldırıp yola devam etme gücüne inancınızı tazelemek için Craft’ta ‘Kalp Düğümü’nü görün. Melisa Sözen’in oyunculuğu boğazınızda düğüm olup kalacak.
“Tiyatro güzel bir şey, iyi ki var” demek için, son yılların en iyi tiyatro topluluklarından Ekip’le tanışmak, derin bir nefes almak ve bol bol gülmek için ‘İki Kapılı Ev’e gidin. Tiryakisi olacaksınız, her işlerini özenli yapan bu Ekip’in. Ben sezon kapanmadan koşup yeni oyunlar görmeye, size de önermeye devam edeceğim.
Son önerimse bir konser, bu akşam garajistanbul’da ‘Kafası Karışık Kontrtenor’ adıyla maruf Nuri Harun Ateş var. Hangi pop şarkısıyla hangi aryayı bağlayacağını, sonunda bütün salonun hangi türküyle halay çekeceğini asla kestiremezsiniz. Tek kesin olan, gecenin sürprizli ve şenlikli olacağıdır. Epeydir unuttuk ama aslında hayata sadece çile çekmek için gelmedik.