‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ filminin o güzel şarkısı ‘Aşk’tan, yıllardır eskimeyen ‘Cesaretin Var mı Aşka?’dan beri takipçisiyim Gülay’ın. Yirmi yıl olmuş. Kimselere benzemeyen bir sesi, daha da önemlisi insanın içine işleyen bir yorumu vardır. Mesela Aşkın Nur Yengi’nin sesine de diyeceğim olamaz elbette ama Adnan Ergil’in ‘Takvimlerden Haberin Yok mu?’sunu bir de Gülay’dan dinleyin, insana nasıl feleğini şaşırttığını görün. Oktavla falan açıklanabilir bir şey değil yani söylediğim, duygudan söz ediyorum.
Müzik, baba (besteci Eyüp Ercan Sezer) mesleği. Beş yaşında onun bağlamayla çaldığı türkülere eşlik etmeye başlamış Gülay. Hal böyle olunca, iki pop albümünden sonra türkülere dönmüş ve hem ‘Damlalar’ diye bir halk müziği programı sunmuş, hem de aynı isimle türkü albümleri yapmıştı.
Türküleri şahane söylediğine kuşku yok, Mektup sahnesinde de az izlemedik ama hala ondan eski sularına dönmesini bekleyen bir dinleyici olarak Pasaj Müzik’ten çıkan ‘Gri Şarkılar’ı sevinçle karşıladım.
Hayatın siyah ya da beyazdan ibaret olmadığına inanan biri olarak, ikisini buluşturan, ‘bir olmanın rengi’ olarak tanımladığı ara renge yönelmiş Gülay ve başkalarından dinleyip sevdiği şarkıları söylemiş bu albümde. Hüseyin Cebişci, Gökhan Varol, Cihangir Aslan, Evren Arkman imzalı, akustik, sade, vokali öne çıkaran düzenlemelerle.
Böyle albümler, yorumcuyu ne kadar severseniz sevin risklidir, onun sevdiği şarkılar sana uyar mı bilinmez, ayrıca çok popüler seçimlerse yaptığı, o ilk dinlediğiniz kişinin yorumu gitmez kulağınızdan. Gülay’ınki, kişisel olarak beni en mutlu eden cover repertuvarı, diyebilirim. Ama daha genel konuşmak gerekirse de, kolaycılığa kaçmamış, en bilinen şarkıları seçip peş peşe dizmemiş, belli ki titiz bir çalışmanın sonucu. Hepsi de Gülay’ın sesiyle buluşunca bambaşka birer şarkıya dönüşmüş.
Alpay’ın Akdeniz ezgili ‘Yanımda Kal’ı da var, İbrahim Sadri - Sunay Özgür ikilisinin ‘Neredesin Firuze?’de Özcan Deniz - Ragıp Savaş yorumuyla kanatlanan ‘Beni Affet’i de, Hüsnü Arkan’ın gizli kalmış bir mücevhere benzeyen ‘Senin Gibi’si de, Bülent Ortaçgil’in ‘Kızıma Mektup’u da, Mehmet Güreli’nin ‘Kiralık Aşk’ sayesinde yeniden dillere dolanan Ömer Hayyam bestesi ‘Kimse Bilmez’ de, İlhan Şeşen’in ‘Sensiz Olmaz’ı da. Hele hele bence Türk popundan gelmiş geçmiş en özgün ikililerden olan Cemali’nin ‘Duymak İstiyorum’u büyük sürpriz. Tuna Kiremitçi’nin daha önce Ajda Pekkan’dan dinlediğimiz ‘Mucize’sinin Gülay versiyonu da başta sözünü ettiğim ‘duygu farkı’na iyi bir örnek. “Bahar gelmiş, gri şarkıların zamanı mı,” demeyin, mutlaka kulak verin.