Lise buluşmaları biraz alışkanlık işidir. Ya daha kapısından çıktığın anda özlemeye başlayacak kadar sevmişsindir liseyi ve ara vermeden görmeye devam edersin sınıf arkadaşlarını ya da - Leyla gibi ve de benim gibi- 25 yıl beklemen gerekir o masaya tekrar oturabilmek için. Onca yıl sonra neden gittiğini de sen bile bilmezsin.
Leyla, Pelin Esmer’in ‘Gözetleme Kulesi’nden beş yıl sonra karşımıza çıkan filmi ‘İşe Yarar Bir Şey’in kahramanı. 42 yaşında, avukat ve şair. 25 yıl sonra sınıf buluşması için başka bir şehre gitmeye karar veriyor ve bunun için de trenle gece yolculuğunu tercih ediyor. Daha istasyondayken yolculuğunu sıradanlıktan çıkaracak olan kişiyle tanışıyor: Bir iş görüşmesine gitmekte olan genç hemşire Canan. Yemekli vagonda biri anlatır, diğeri dinlerken, birine “Gel beni öldür” diyen bir adamın hikayesi bomba gibi düşüyor masaya. Leyla ile Canan arasında bir iş birliği ya da baktığınız yere bağlı olarak, suç ortaklığı doğuyor. Canan’ı bekleyen zorlu görevi birlikte kotarmaya karar veriyorlar.
Güçlü oyunculuklar...
Her şeyden önce izleyiciyi de ortak ettiği atmosferiyle çok etkileyici bir film, ‘İşe Yarar Bir Şey’. O gece yolculuğuna siz de çıkıyorsunuz ve o çok sıradan görünen sohbetlerin altında yatan gerilimden nasibinizi alıyorsunuz. Sonra haklarında çok şey bilmediğimiz, ancak korkularına, zaaflarına dair ipuçları edindiğimiz, son derece başarıyla çizilmiş gri tonlara sahip iki güçlü kadın karakteri var; Leyla ve Canan. Başak Köklükaya ile Öykü Karayel’in son derece sade ve ölçülü oyunculuklarının da buna katkısı büyük elbette.
Yiğit Özşener, Canan ve Leyla’yı, tabii seyirciyi de yolun sonundaki şehirde bekleyen sürpriz. Detaya girmeden, gününü pencereden dışarıda akan hayatı izleyerek geçiren bir adam olduğunu söyleyelim ve kısa iki sahnesiyle iz bıraktığını.
Filmin sonunda bende kalan, 1.5 saatlik bir yolculuk hissi. O yolculukta iki kadın tanımış, onları kendilerini açık ettikleri kadarıyla anlamış, ne yapmaya çalıştıklarını kendime göre tahmin etmiş, o ‘görevin’ bir ucundan tutmuşum gibi bir duygu. Leyla’nın 25 sene sonra katıldığı sınıf yemeği ise bir daha adımını atmasına engel olacak kadar sahte ve sevimsiz. Bu kadar yıldır gitmiyorsa varmış bir sebebi, meğer herkes onun dedikodusunu yapmak için bekliyormuş. Aslında filmin de en zayıf sahnesi bu, ama masadakilerin çoğunun Başak Köklükaya’nın konservatuvardan sınıf arkadaşları olduğunu da söylemiş olalım.
En renkli ve eğlenceli sahne ise yine bir masada geçiyor. Ayşenil Şamlıoğlu ile Berfu Öngören’in oynadığı konsomatrislerle Canan ve Leyla’nın birlikte olduğu yemekli vagonda.
24. Uluslararası Adana Film Festivali Ulusal Yarışması’nda Pelin Esmer ve Barış Bıçakçı’ya ‘En İyi Senaryo’, Başak Köklükaya’ya ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve Gökhan Tiryaki’ye ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’ ödüllerini kazandıran ‘İşe Yarar Bir Şey’,
27 Kasım’da Estonya’daki Tallinn Black Nights Film Festivali’nde uluslararası prömiyerini yapacak. Ama ondan önce, bugün itibarıyla Başka Sinema’larda gösterimde.