Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şu yaşadığımız kaba, sert, acımasız dünyada bazı insanlar oluyor, varlıklarıyla yüreğinize su serpiyor. Her zaman nazik oluyorlar, düşünceli... Öfkelerini, hayal kırıklıklarını dile getirirken bile zarif... Kalpten bir yerden konuşuyorlar, sizi de oradan yakalıyorlar.

FD’DEN ‘SAĞLAM’ BİR LİMAN
Feridun Düzağaç benim için böyle biri. Sezgilerine her zaman güvenebileceğiniz, sizi yanıltmayacak eski bir dost gibi. Birçok insan için de böyle; yeni bir Feridun Düzağaç albümü, o dış dünyanın sert rüzgarlarından kaçıp sığınabileceğiniz bir kuytu liman gibidir. Sony Müzik’ten yeni çıkan ‘Başka’ da bu limanların en sağlamlarından biri olmuş. Hem sözler, hem müzikler, hem de düzenlemeler açısından. “İlk kez bu kadar ‘yöresel enstrüman’ kullandım” diyor, sahiden de bir ‘başka’ olmuş. On şarkı var albümde, çıkış şarkısı düzenlemesi daimi dostları Can Alper ve Arıkan Sırakaya’ya ait ‘Biçare’. Evet, gerçek bir FD ‘hit’i bu şarkı ve iki bambaşka versiyonuyla yer alıyor albümde. Benim ilk anda favorim olan ‘Kül’ de öyle... (“Buluta yükü sorulmazmış” nasıl bir sözdür!) Bir de klarnetle uçuran ‘demli’ versiyonu var.

Doğum gününü kutlamıyor

Yalnız yanlış anlaşılmasın, şarkıların hepsi ayrı yakaladı beni. Alışık olmadığımız kadar Akdeniz esintili, zeytin ağaçlı, sakızlı kahveli, buzukinin damgasını vurduğu ‘Fer’ mesela... Söz ve müziği Ata Akağ’a ait olan ama hüzünlü FD şarkılarıyla tam bir ruh kardeşliği taşıyan ‘Olmasaydın’… Yine Düzağaç’ın bildiğimiz alaycı tavrıyla biraz daha ‘az acıtan’ ‘Sorma’...

Haberin Devamı

1996’da yayınlanan ‘Beyaz’ın Oya Erkaya Arman tarafından düzenlenmiş yeni hali sonra... Hürriyet’ten İpek İzci’yle röportajında bu şarkıyı “Arkasından atıp tuttuğunuz adamın 20 yılı oldu” demek için koyduğunu söylüyor.

İki röportajını okudum zaten; diğeri Zaman’dan Ali Pektaş’ınki, gördüm ki derin bir kalp kırıklığı içinde Feridun Düzağaç. Ülkedeki kamplaşmadan, yıllardır bağırıp çağırmadan müziğini yapan, son derece kişisel şarkılar yazan, sadece barış ve özgürlük isteyen (kendi kendisine tatlı su solcusu diyor) bir adam bile nasibini alabiliyor. Eskiden sokakta insanların ona sevgiyle baktığını, şimdi bunun yerini nefretin aldığını hissedebiliyor.

Doğum günü 10 Ekim olduğu, bunu da bayıldığımız ‘FD’ şarkısında “Onuncu ayın onuncu günü saat on buçukta yanmış mumum” diye ifşa etmiş olduğu için acı çekebiliyor. Çünkü 101 kişinin öldüğü bir katliamdan sonra “Feridun Düzağaç’ın işiymiş, zaten şarkısını yazmıştı” diye ‘şaka’ yapabilen insanlarla yaşıyoruz.

Ve o onların yerine de utanıyor. “Artık doğum günümü kutlamayacağım” diyor, çok anlaşılır bir şey tabii. Ama izin verirse ben kutlamak istiyorum, yaralarını göstermekten çekinmeyen, kalbinden geçen söz ve ezgilerle 20 yıldır yol arkadaşımız olan Feridun Düzağaç, iyi ki doğdun...